Masadaki Gizli Gerçekler
​Selam olsun o memleketin vicdanına ve ayakta uyumayan aklına!
​Ben bu satıları karalarken, sizin de aklınızdan geçen o büyük soru işaretini biliyorum: Papa denen zat, durup dururken, apar topar bu topraklara niçin geldi? Basın mensubu olarak 1991’den bu yana sahadayım, modanın podyumlarından radyo mikrofonlarına, kurgu masasından köşe yazısına kadar hayatın her cephesini görmüş biri olarak, size şunu net söyleyeyim: Bu tip ziyaretler ne “turistik bir gezi” ne de “iyi niyetli bir tesadüf”tür. Her fotoğraf karesinin, her el sıkışmanın ardında diplomatik bir satranç oyunu gizlidir.

​Analiz: Medeniyet Oyunu mu, Güç Haczi mi?
​Hatırlayın, biz Batı Karadeniz’in o çetin, mert ikliminde büyümüş, sonra gurbetin soğuk rüzgârlarını yemiş insanlarız. Bize hikaye anlatmayın! Almanya’da doğup büyümüş, üç dil bilen bir gazeteci olarak, Batı’nın dilini de, bu coğrafyanın ruhunu da iyi okurum. ​Papa’nın ziyareti, sıradan bir ruhani temas değildir.
​Tarih Hafızası ve 27 Kasım: Papa'nın ziyaretinin 27 Kasım'da başlaması tesadüf değildir. Zira bu topraklar, dün de bugün de egemenlik konusunda kimseye taviz vermedi. Tarihte hiçbir Papa, Osmanlı Devleti ve sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin rızası olmadan siyasi bir ziyaret gerçekleştirememiştir. Hatta Cumhuriyet döneminde dahi, Papaların İznik gibi kritik yerlere gitme arzuları, Atatürk'ün kurduğu devlet aklının temsilcileri (Genelkurmay ve Dışişleri) tarafından uzun yıllar engellenmiştir! Bu topraklara kolay kolay gelinmez!
​Büyük Resim: Dünya, Doğu ile Batı arasında sallanırken, Katolik dünyasının liderinin buraya gelmesi, Türkiye'nin jeopolitik ağırlığını hem kabul etmek hem de bu ağırlığı kontrol etme çabasıdır.
​Gizli Ajanda: Resmi ajandada hep barış, diyalog var. Peki ya kapalı kapılar ardında konuşulanlar? Ekonomik denge, bölgesel ittifaklar veya Türkiye'nin kritik konulardaki siyasi pozisyonunu yumuşatma gayreti... Benim araştırmacı ruhum, bu işin sadece manevi olmadığını haykırıyor.

İnancımız ve Yasaklar: Müslümanlık Daha Ilımlıdır
​Ve gelelim asıl can alıcı noktaya! Bazı çevreler, özellikle Batı basını ve onların yerel uzantıları, sürekli olarak

"İslamiyet'in sert yasakları"ndan dem vurur. Bizi yobazlık, katılık ve hoşgörüsüzlükle suçlarlar. Oysa bu topraklara, bu inanç sistemine biraz yakından, önyargısız baksalar, görecekleri şey çok farklıdır.
​Hangi yasaklar? Kuran-ı Kerim'de, o bahsettikleri o derin, katı ve hayatı zorlaştıran yasakların birçoğu yoktur! O yasak dediğimiz, hayatı zindan eden, dinden çıkanları aforoz eden, kilisenin otoritesini sorgulanamaz kılan katı kurallar silsilesi, tam da Katolik dünyasının ve onların tarihinin bir mirasıdır!
​Biz Müslümanlar, daha ılımlı, daha vicdan merkezli bir inanca sahibiz. Bizde din adamlarının "günah çıkarma" yetkisi, Allah ile kul arasına girme makamı yoktur. Bizim dinimiz, temizliği, doğru sözlülüğü, komşuluk hakkını esas alır. Kuran-ı Kerim, insan fıtratına uygun bir dengeyi sunar. Dini, siyasi ve sosyal hayatın her santimini kontrol altına almaya çalışan o dar kalıplar, bize değil, onlara aittir!

​Papa'nın ziyareti, bu yüzden sadece siyasi bir hamle değil, aynı zamanda "Bizim dindarlığımız sizinkinden daha katıdır" imajını yıkma fırsatıdır. Bizler, Batı'nın bize yakıştırmaya çalıştığı o katı İslam portresinin aksine, asırlarca farklı dinlere hoşgörü göstermiş, medeniyet kurmuş, vicdanlı insanlarıyız.

Bir Basın Mensubu ve Gurbetçi Gözüyle Son Söz
​Değerli okuyucum, Çat Kapı Ziyaret programımda ben evlere gidip yöresel yemekler alırken bile o evin hikayesini, insanını tanımaya çalışıyorum. Çünkü gerçek, detaylarda gizlidir.
​Papa’nın ayak izlerinin bu topraklara düşmesi, Türkiye’nin ne kadar önemli bir kilit noktası olduğunun en güçlü kanıtıdır. Mesele, bizim ne kadar güçlü duracağımızdır. Kurgu masasında bir filmin akışını nasıl belirliyorsak, bu ülkeler arası ilişkilerde de kendi hikayemizin senaryosunu başkalarına yazdırmayacağız.
​Kısa ve öz soruyorum: Papa'nın gelmesi, masadaki gizli ajandalar ve Batı'nın bize biçtiği rol... Bütün bunlar karşısında, biz farkında olmadan yeni bir Haçlı işgaline mi girdik? Düşünme ve sorgulama sırası sende! Takipte kalın, zira ben o perde arkasındaki fısıltıları size taşımaya devam edeceğim! Saygılarımla...