Medya haberlerini açtığımızda karşımıza çıkan manzara ne yazık ki iç açıcı değil. Abuk sabuk olaylar, insanı hayrete düşüren çürümüşlükler, “ülkemizde bu da mı oldu?” dedirten başlıklar… Daha haberi okumadan moralimiz bozuluyor. Ama dürüst olalım; artık şaşırma duygumuz da tükenmiş durumda. Hangisine şaşıracağız, hangisine hayret edeceğiz?
Toplum olarak fazlasıyla alıngan, fazlasıyla gergin ve fazlasıyla öfkeli hale geldik. En ufak bir söz, en küçük bir bakış bile kavga sebebi olabiliyor. Tahammül sınırlarımız yerle bir olmuş durumda. Hemen parlıyoruz, hemen sinirleniyoruz, hemen kırıyoruz.
Trafik bunun en net aynası. Basit bir yol verme meselesi, saniyeler içinde yumrukların konuştuğu bir kavgaya dönüşebiliyor. Yaralananlar, hastanelik olanlar, hatta ne acıdır ki ölümle sonuçlanan olaylar… Direksiyon başında sadece araçlar değil, öfke de hız yapıyor. Sonuçta ortaya çıkan tablo: mutsuz, gergin ve birbirine tahammül edemeyen insanlar.
Bu öfke sokakta kalmıyor ne yazık ki. Evlerin içine, en mahrem alanlara kadar sızıyor. Hele ki eşler arasında yaşanan öfke, bir de şiddete dönüşüyorsa işte orada facianın adı konuluyor. Kimse alttan almıyor, kimse ‘dur bir nefes alalım’ demiyor. Karşısındakinin hassasiyetini gözetmek, sinirlendiği noktaları dikkate almak neredeyse unutulmuş kavramlar.
Tahammül, hoşgörü, nezaket… Eskiden büyüklerin dilinden düşmeyen bu kelimeler bugün sözlüklerde kalmış gibi. En küçük tahrikte sesler yükseliyor, kalpler kırılıyor. Sonrası malum: kırgınlıklar, geçimsizlikler, mutsuzluklar… Ve bazen geri dönülmesi mümkün olmayan yollar.
Peki biz ne ara bu hale geldik? Ne zaman bu kadar sabırsız, bu kadar tahammülsüz olduk? Belki de her gün maruz kaldığımız olumsuzluklar, ekonomik sıkıntılar, gelecek kaygısı derken içimizde biriken öfkeyi yanlış yerlerde, yanlış insanlara yöneltir olduk.
Ama şunu unutmamak gerekiyor: Öfke kimseyi haklı çıkarmıyor. Kaba kuvvet, bağırmak, kırmak dökmek hiçbir sorunu çözmüyor. Aksine yeni yaralar açıyor.
Belki de yeniden yavaşlamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bir adım geri atmayı, susmayı, dinlemeyi… Trafikte bir saniye geç gitmeyi, evde bir cümleyi yutmayı, sokakta görmezden gelmeyi…
Çünkü bu toplumun daha fazla öfkeye değil; daha fazla sağduyuya, daha fazla anlayışa ve en çok da birbirine karşı biraz nezakete ihtiyacı var. Kalın sağlıcakla.
Öfkenin gölgesinde bir toplum
Tunahan Şen
Yorumlar
Trend Haberler
Antalya escort faciası: 1 ölü
Son dakika! Alanya'da sahilde bulunan genç kız cesedinin kimliği belli oldu
Alanya'da çevreyolunun neden ikinci kez kapandığı ortaya çıktı
Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Akbaş'ın acı günü
Son Dakika! Alanya Belediyesi'ne haciz şoku
Alanya'da yangın paniği! Aynı otel inşaatı bir kez daha alevlere teslim oldu