Genç bir politikacı. Hitabeti, hatipliği, ses tonu, giyim kuşamı ve kılık kıyafeti düzgün; söylem, yorum, kelime ve cümleleri itinayla seçilmiş; birleştirici, toparlayıcı, bütüncül, kucaklayıcı ve kapsayıcı bir yol izlemektedir. Türk tasavvuf atmosferinde dolaşmaktadır. Tasavvuf kültürüne hakimiyeti, gönül sofrasından yansımaktadır.

Fizik ve metafizik sahasındaki yaratıcılığın gayesini kavramış gözükmektedir. Siyaset felsefesi otağında bilimi konuşlandırdığı imajı, dinleyenlerin hayal gücünü gıdıklamaktadır. Yaratan’dan ötürü yaratılanı sevme söyleminin, sözden ileri özde taşıdığı hareket, tavır ve beden dilinden yansımaktadır. Yapmacık yerine güven yüklü bir politika izlediği kanısı uyandırmaktadır. Sağ ve sol politikayı kolları arasında sarmalamış, üçüncü yol, orta yolun çığırını açmış durumdadır.

Devletin devamlılığı ve ebediyete intikali ülküsünde, Türkçülük ve Türk milliyetçiliği ilkelerini siyasi kütüphanesinde elinin altında tutmaktadır. Milli bünye ve Türk kültür sahasına sağdan ve soldan saldırıya geçmeye çalışan ayrılıkçı akımlar, güç ve arkasındakileri tanıdığı ve Türk ülküsü ile Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerini özümsemiştir.

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sn. Hüseyin Baş’tan bahsetmek istedim. BTP’nin kurucusu ve babası Sn. Prof. Haydar Baş, “milli iktisat politikası ve Türk dünyasına açılım”ının yanında, güzel konuşması, hatipliği ve tanınmışlığıyla önemli bir kariyere sahipti. Sanırım oğlunu, hayatın, siyasetin ve politikanın her kademesinde iyi ve güzel eğitime yönlendirmiş; maddeyle mananın hamurunda şekillenen canlıyı tanımasını sağlamış, ilm-i siyasetine genetik, kalıcı ve katılımcı bir ruh aşılamıştır.

Bağımsız Türkiye Partisi ve Sn. Baş ailesiyle tanışıklığım yoktur. Parti tüzüğü de dikkatimi çekmemişti; ama bu, partici olmadığımın ötesinde bir arayış değildi. Fikir akımları ve düşünce kulüplerinin göstergelerinden edindiğim siyaset kültürü ve yaşadığım süreçte seyreden Türkiye politikasından yansıyan parçaların birleştirilmesiyle elde edilen tecrübe ve deneyimlerin yüklediği birikimler bütünüdür.

Söylenen süslü püslü sözlere değil, yaşadıklarına oy vermek önemlidir. 31 Mart 2024 seçim sürecinde kısa videolarla sosyal medyada yer alan söylemler reklam mahiyetinde olsa da, yüklenen sözler, kullanılan cümleler, kürsüde duruş, hitabet, söz, söylem, tavır ve beden dili, milli siyasetin ülkü kaynağını açık ve net şekilde göstermektedir. Teşkilatlarıyla ilgili iletişim, bilgim, tanışıklığım ve tanıdığım yoktur. Aktif politika içeriğinde, hak edene hakkını teslim etmek milli ülkü gereğidir.

Bugün Genel Başkan vasfıyla tanımlansa da, kumpaslara maruz kalmazsa yolunun liderliğe doğru yükseldiğini tasavvur etmekte beis yoktur. Ufku açıktır. Türk milli ülküsü ışığında gelişen aksiyon fikirleri, sağ ve solda kümelenmiş reaksiyon cephe düşünce akımlarının kabullenmesi güçtür. İlim adamı, irfan sahibi ve siyaset erbabı şahsiyetlerin bilgi kaynağı, sonsuza uzanıp da sonu olmayan, derinden gelerek yükseldikçe yükselen evren, insan ve yaratılışın gayesine uzanıyor.

İçimden gelen ilhamla böyle bir yazı kaleme aldım. Söylemleri, algıdan öteye, reel bir duruş sergiliyor. Kişileri, şeklinden çok zikrinden tanımak daha doğru kanaate ulaştırır. Hatalı bir durumum varsa, özünden özür diler; başarılarının daim olmasını temenni ederim.