İşte bir koca yılı daha acısıyla, tatlısıyla, kimilerimiz için kötü, kimilerimiz için güzel anılarla geçmişe uğurluyoruz. Sizler de benim gibi mi düşünüyorsunuz bilmiyorum, zaman çok hızlı akıp gidiyor. Ya da bizler yaşlanıyoruz...

İşte bir koca yılı daha acısıyla, tatlısıyla, kimilerimiz için kötü, kimilerimiz için güzel anılarla geçmişe uğurluyoruz.
Sizler de benim gibi mi düşünüyorsunuz bilmiyorum, zaman çok hızlı akıp gidiyor. Ya da bizler yaşlanıyoruz da ondan zamanın akışı hızlı geliyor bize. Her şeyi olduğu gibi zamanı da o kadar çabuk harcıyoruz ki bu zaman zarfında elimizde kalanlar sadece yaptığımız iyilikler, iyi anılmalar, yaşanmış sevgiler, yetiştirdiğimiz çocuklar, ağaçlar ve en önemlisi sağlıkla aldığımız bir huzurlu nefes… Bugün sizlerle karşılıksız da olsa sohbet etmek istedim.
Tüketen; her şeyi, sevgiyi bile çabucak yaşayıp bir anda sevmekten vazgeçen bir toplum olduk maalesef. Bence bunda en büyük etken teknolojinin çok hızla artması ve beraberinde hayatımıza giren teknolojik cihazlarla sanal, bana göre samimi olmayan paylaşımlarla yetinmek ve bunların esiri olmak. Biraz önce nerdeyse 1 aydır facebook denilen paylaşım sitesine girmediğimi fark ettim. Evet iyi ve güzel yanları var ama bana göre bu paylaşımların çoğu sahte ve fazlası gereksiz. Bir arkadaşınızı arayıp sesini duymak veya bir yerde buluşup oturup sohbet etmek varken ne diye ekran üzerinden onu takip edelim ki. Birçok kişi zamansızlık diyecek ama bilgisayar başında zamanın nasıl akıp gittiğine dikkat ettiniz mi hiç. Tıpkı büyük alışveriş merkezlerine gündüz girip, çıkınca akşam olduğuna şaşırmanız gibi. Niye yakından tanımadığımız insanların fotoğraflarını beğenmek bana yapay ve anlamsız geliyor. Tabi ki uzakta yaşayan ve görüşemediğimiz dost ve akrabalarla yapılan paylaşımları kastetmiyorum.
Çocukluğumdaki yeni yıl heyecanlarını hatırlıyorum da ne güzel paylaşımlardı. Dostların, birbirini seven insanların bu vesile ile bir araya gelmesi, ağız tadıyla yenen az sayıda ama leziz yemekleri, tombala oyunlarındaki tatlı rekabeti, zevkle izlenen TV programlarını düşünmek bile yüzümde kendiliğinden bir tebessüm yaratıyor.
Şimdilerde tıpkı dini bayramlarımızda olduğu gibi bir sektör haline gelmiş bu özel günler sadece birilerine para kazandıran araçlar oldu. Hediyeler, otel programları… Oysa insan en sevdikleriyle birlikte özenle, az sayıda yemek çeşidiyle kurulmuş sofralarda karşılamalı yeni yılı…
Sonunda konuyu yemeklere getirdim işte… Her gün bir önceki yılın yıldönümü aslında, o gün sınırsız yemek içmek olmamalı amaç.
Gün boyu akşama nasıl olsa çok yerim diyerek aç gezmek, metabolizmaya kıtlık korkusu yaşatacağından son derece yanlış. Her zamanki gibi, ama daha hafif bir kahvaltı, sebze yemeği, salata, yoğurt ve az miktarda ekmekten oluşan bir öğle yemeği yenmeli, akşam yemeği azar azar uzun saatlere kadar oturacaksak 2-3 öğünde yenmelidir. Alkol alan kişilerin yine o akşam sınırsız tüketmeleri özellikle karaciğer açısından son derece zararlıdır. Alkolle beraber çok yağlı, şekerli besinler, meyve tüketmek karaciğeri daha fazla yorar. Yemekten 1-2 saat sonra alkol alınmalı ve havuç, salatalık, yeşillik, yoğurtlu sebzeler, az yağlı beyaz peynirler meze olarak tercih edilmelidir. Alkolü ve abur cuburu fazla tüketenlerin ertesi gün, sabah aç karnına 1 bardak havuç suyu içerek karaciğerini sevindirmesi iyi olur. Ardından hafif bir kahvaltı ve öğlen, akşam sebze yemeği, salata, yoğurt gibi yağsız besinler tüketip zararlı toksinleri atmak için de bol bol spor yapılmalıdır.
Mutlu yıllar...