BİLADER böön size Durbannas'ın Muharbaşı'nda verilen bi daveti annadıvericem. Engi daveti veren Paşa laablı Musdafa Emmi. Adı Musdafa emme herkez ona 'Paşa' der. Muharbaşı'nın hem begcisi, hem de gayfecisi. Bundan soona...

BİLADER

böön size Durbannas'ın Muharbaşı'nda verilen bi daveti annadıvericem. Engi daveti veren Paşa laablı Musdafa Emmi. Adı Musdafa emme herkez ona 'Paşa' der. Muharbaşı'nın hem begcisi, hem de gayfecisi. Bundan soona ben engine Paşa Ağa deecem. Neci derseniz annadıvereem. Bilader geçenlerde bi tilefon çaldı, bagdım Paşa Ağa. "Amad Emmi, davetim var, sensiz olmaz, begleyoruun, seni çog göresim var, alt çeneyi de bi oynadalım" dedi. Neyise bilader, vardıg Muharbaşı'na. Gayfesinin üsdüne üç dene ataş yeri yabmış. Ortasında bi masa var, ilanın eti, guşun südü var. Balıg salatasından dud da, gavırmaya gadar var. Güz günü, gazal dökümü meyvanın tam nezedli zamanı. Kesdane, ayva, nar, ergen, teze koz, köse üzümü, güz yemişi, ne isdersen var. Bi de cümbüşcüüle sazcı getirdmiş, biri susar, biri vurur tellere. Esgilerden bi boy dögdürdüler. Masada Husni Barcın, Remzi Ergabdan, bi de Ali Dim varıdı. Paşa'nın gulaana yavaşca "Ay efe, bunları nerde buldun?" deyinsire bana "Sus Amat, bunlar süponsor" dedi. "Süponsor ney?" dediidim, "Engi davetin mesarifini çeken adamlar" dedi. Engi süponsorun biri de Müfdüoolu Amad Ağa'mış, emme onun işi çıgmış, Antalya'ya gedmiş. Gari yedig, içdig, eelendig. Onun uçun bundan soona benim yanımda senin adın "Paşa Ağa" olucag.

Benden böönlüg bu gadar. Hadi galın saalıcaala.