2020 yazının o kavurucu Ağustos günleriydi… Koronavirüs tüm dünyayı kasıp kavururken, hayatlarımızı altüst eden bir fırtınanın ortasında bulmuştuk kendimizi.

İşte o günlerde, hepimizi derinden sarsan bir haber düştü manşetlere, dönemin Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel'in korona testi pozitif çıkmıştı. Hepimiz üzüldük, endişeyle bekledik ve dualar etmeye başladık. Derken, çok geçmeden aynı kabus Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek'i de yakaladı.

Adem Başkan’ın hastane penceresinden el sallayan o fotoğrafı hala hafızalarımızdaki yerini koruyor.

Kısa sürede iyileşip aramıza dönmesiyle derin bir oh çekmiştik. Ancak Muhittin Başkan için durum farklıydı. Tam 64 gün yoğun bakımda kaldı. Bu defa tüm endişelerimiz onun sağlığına yoğunlaşmıştı. O da büyük bir direnç gösterdi, zorlu bir mücadelenin ardından sağlığına kavuştu.

Onun da bu zorlu virüsü yenmesiyle bir kez daha umut dolmuştuk.

Ve üçüncü şoku sevgili dostum, Demirtaş eski Belediye Başkanı Mustafa Aras ile yaşadık. Mustafa Başkan, ne yazık ki tüm çabalara rağmen kurtarılamadı ve tüm Alanya’yı yasa boğdu. Bu acı haberle birlikte, pandemi döneminde yaşadığımız tüm kayıpların ağırlığı bir kez daha omuzlarımıza çöktü.

Bir şehrin seçilmiş lideri olmak gerçekten çok zordur. Seçmenler, her isteklerinin yerine getirilmesini bekler. En ufak bir aksilikte küser, karşı cepheye geçerler. Hemen hemen hepimiz başkanları zaman zaman eleştiririz ve o mutfağı iyi bilen biri olarak itiraf etmeliyim ki, o makam çok stresli ve sorumluluğu çok büyük bir görev yükü veriyor yetki sahibine. Manisa'da yaşanan talihsiz kaza sonucu Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in vefatı tüm ülkeyi yasa boğdu.

Maddi değeri 500 ila 10 bin lira arasında değişen bir kaçak akım rölesi yüzünden genç yaşta çocuklarını babasız, Manisa'yı başkansız bıraktı.

Bizler komplo teorilerine çok itibar ederiz, bu olayın gerçek yüzünü kısa sürede savcıların araştırmasıyla öğreneceğiz.

Bayram süresince Alanya'mızda da çok kıymetli insanlarımızı kaybettik. Aslında bayram kutlayacak ruh halimiz kalmadı. İşte hayat dediğimiz yol bu.

Adımımızı attığımız her an, ne getireceği belli olmayan bir belirsizliğin içinde yürüyoruz. Sevinçler, hüzünler, kayıplar ve umutlar… Hepsi bu yolun ayrılmaz parçaları. Geriye dönüp baktığımızda, yaşadığımız acılardan ders çıkarıp, sevdiklerimize daha sıkı sarılarak, her anın kıymetini bilmekten başka yapacak bir şeyimiz ve birbirimizi sevmekten, saygı beslemekten değerli başka bir yol da yok.

Esen kalın...