ALANYA, geçmişle bugünü kıyasladığımızda, resmi veriler ışığında bazı gerçeklerle yüzleşmek kaçınılmaz hale geliyor.
"Ne oldum" değil, "Nereden, nereye geldik" sorusunu sormak, geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlememiz için kritik önem taşıyor.
Alanya'nın turizm potansiyeli tartışılmaz. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2000'li yılların başından itibaren Alanya, özellikle Avrupalı turistler için cazibe merkezi olmuştur. Örneğin, 2005 yılında Alanya'ya gelen yabancı ziyaretçi sayısı 1.5 milyonu aşarken, bu sayı 2010'lu yılların ortalarına doğru 2 milyona yaklaşmıştır. Ancak son yıllarda, özellikle 2016'daki siyasi gelişmeler ve pandeminin etkisiyle, bu sayılarda dalgalanmalar yaşanmıştır.
Konaklama istatistikleri de bu durumu destekler nitelikte.
Otel doluluk oranları, geçmişte rekor seviyelere ulaşırken, günümüzde çeşitli faktörlerin etkisiyle beklentilerin altında kalabilmektedir.
Örneğin, 2023 yaz sezonunda otellerdeki doluluk oranları, beklenenin yüzde 15 altında gerçekleşmiştir. Bu durum, sadece küresel olaylara değil, aynı zamanda şehrin kendi iç dinamiklerine de işaret etmektedir.
Betonlaşmanın Gölgesinde Bir Cennet
Alanya'nın doğal güzellikleri ve tarihi dokusu, ne yazık ki kontrolsüz imarlaşma ile ciddi bir tehdit altında.
2000'li yılların başından itibaren hız kazanan konut ve otel inşaatları, yeşil alanları ve tarım arazilerini hızla yok etmiştir. Belediyelerin imar planları ve ruhsatlandırma süreçlerindeki esneklik, maalesef bu betonlaşmayı hızlandıran bir etken olmuştur.
Örneğin, 2000 yılında Alanya merkezdeki yeşil alanların yüzdesi yüzde 30 civarındayken, 2020'li yıllara gelindiğinde bu oran yüzde 10'un altına düşmüştür. Kat yüksekliklerinin artması, denize sıfır parsellerin dahi yapılaşmaya açılması, şehri adeta bir beton yığınına dönüştürmüştür.
Bu durum, Alanya'nın "Turizm cenneti" imajına ciddi zararlar vermektedir. Zira, turistler artık sadece deniz ve kum değil, aynı zamanda doğal güzellikleri ve yeşil alanları da aramaktadırlar. Bu durum, uzun vadede sürdürülebilir turizm hedeflerine ulaşmayı engellemektedir.
Trafik ve Park Sorunu Alanya'nın Boğulan Damarları
Turizmdeki büyüme, beraberinde ciddi bir trafik ve park sorununu da getirmiştir. Özellikle yaz aylarında ve bayram tatillerinde Alanya trafiği kilitlenmektedir. 2010 yılında kayıtlı araç sayısı yaklaşık 60 bin iken, 2024 yılı itibarıyla bu sayı iki katını aşmıştır. Ancak, buna paralel olarak yol altyapısı ve otopark olanakları aynı hızla gelişmemiştir.
Alanya Belediyesi'nin 2023 yılı verilerine göre, şehir merkezindeki otopark kapasitesi, araç sayısının sadece yüzde 30'unu karşılayabilmektedir. Bu durum, cadde ve sokaklarda düzensiz parklanmalara, trafik akışında aksaklıklara ve dolayısıyla turistlerin ve yerel halkın yaşam kalitesinde düşüşe neden olmaktadır. Turistler, tatillerini trafik çilesiyle geçirmek istememektedirler ve bu durum, Alanya'yı tekrar tercih etme ihtimallerini düşürmektedir.
Alanya'nın geçmişteki o "Bakir" ve "Doğal" cazibesi, ne yazık ki günümüzde betonlaşma, trafik ve altyapı eksiklikleri ile gölgelenmektedir. Evet, turizm gelirleri artmıştır ancak bu büyüme sürdürülebilir değildir ve çevresel, sosyal maliyetleri oldukça ağırdır.
Peki, Alanya'yı bu durumdan kurtarmak mümkün mü? Elbette.
Ancak bunun için radikal adımlar atılması ve "Rant" odaklı politikalardan vazgeçilmesi şarttır. İmar planları revize edilmeli, yeşil alanlar korunmalı, yeni otopark projeleri hayata geçirilmeli ve toplu taşıma teşvik edilmelidir. Sadece sayılarla övünmek yerine, nitelikli turizmi hedeflemek, Alanya'yı eski güzel günlerine döndürebilir ve geleceğe daha umutla bakmamızı sağlayabilir. Aksi takdirde, Alanya'nın Akdeniz'deki incisi, kendi ellerimizle yarattığımız sorunların altında ezilmeye mahkum kalacaktır.
Esen kalın...