Genç bir adam, bir eş ve baba. Yıllardır turizmin bir neferi. Yiyecek-İçecek departmanı gibi resort otelciliğinin hem temeli, hem vitrini ve aynı zamanda da en çetrefilli bölümünden tutunmuş sektöre.

Turizm camiasının tartıştığı, çözüm üretmeye uğraştığı bin bir zorluğun eksiksiz tamamı ile yüz yüze gelmiş, halen de gelmekte. Bölgenin fiziksel, yönetsel, lojistik açıdan en zor tesislerinden birinde mücadelesine devam ediyor. Hiç eksik etmediği gülümsemesi ile.

Günlük, aylık, sezonluk hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın, başarıya giden yolda yapması gereken doğruları hiç unutmuyor. Çok iyi biliyor ki, bu iş ekip işi. Bu sebeple öncelikle;

İstihdam fuarlarını takip ediyor, bizzat katılıp başvurular alıyor. Kişisel network’ünü her daim güncelliyor.

Mülakatları yaparak, bağlantılar kuruyor. Güven verici, net konuşmalar yapıyor. Hangi sözleri verebileceğini çok iyi seçiyor.

İşe başladığı ekip arkadaşları konusunda hemen bir kariyer planlaması oluşuyor zihninde. İlerde kimler sorumluluk alabilir, nasıl değerlendirilir, hangi eğitimler ile takviye edilmelidir, planlıyor.

Ekibi dahilindeki çalışmalarda ödül, motivasyon, terfi ve izin gibi her tür enstrümanı ustaca kullanarak aidiyet duygusu ve ekip ruhunu aşılıyor. Öyle, yapmış olmak için değil, samimiyetle, özveri ile toplantılarını hazırlıyor. Değerli plaketleri arkadaşlarına sunuyor.

Ayrıca çalıştığı tesis genelinde;

Bire bir partneri olan departmanlar ile dengeli ilişkiler kurup onların da başarılı olması için gayret ediyor.

Tesisteki ast üst ilişkilerini politik manevralar ve etik kurallar dahilinde şekillendirip iş kazaları (!) risklerini kontrol altında tutuyor.

Mesleği ile ilgili dernek, bülten ve organizasyonları takip ediyor. Kişisel gelişimini de ihmal etmiyor. Yabancı dilini sürekli ilerletiyor.

Sezonda en geniş zamanını tesiste geçirse de, zaman yönetimini iyi kullanmaya çalışıp bir yandan da üç pırlanta evlat yetiştiriyor.

’Seveni var sevmeyeni var’ gibi insanı aşağı çeken konulara fazla takılmadan yolunda ilerliyor. Ortaya başarı sonuçları koyduğu için, sesler kesiliyor.

Sadece bulunduğu tesise değil, sektöre, bölge turizmine katkı sağlamaya çalışıyor. Meslektaşları ile saygın iletişimini sürdürüyor.

Hem kişisel tercihi olarak hem de ekibine örnek olmak adına her zaman görünüşüne dikkat ediyor. Klişe üniformalardan hoşlanmıyor. Kalıplara sıkıştırılmak istemiyor.

Sıradan bir yönetici değil, Lider Yönetici olmak için gayret ediyor ve projelerini gerçeğe dönüştürerek bunu kanıtlıyor.

Sadece ticari kaygı güden yatırımcısının ve de salt koltuk derdindeki üst yöneticilerinin yarattığı zorluklardan yılıp vazgeçmiyor. Tesisin konumu, fiziksel dezavantajları gibi olumsuzluklardan etkilenip moralini bozmuyor.

Tesisi güzelleştirecek, hizmeti daha üst seviyelere taşıyabilecek, misafiri daha mutlu edecek tüm fiziki değişim, ilave, düzenlemeler için kafa yoruyor, teklif sunuyor, fikir veriyor. Olmazsa kolları sıvayıp kendisi ve ekibi yapıyor.

Kendi hesabını, maliyet analizlerini, sayımlarını, tüketimlerini sadece muhasebeciye bırakmadan kendi de tutuyor, kıyaslamalar yapabileceği arşivini oluşturuyor.

Pozitif ayrımcılığın en güzel örneklerini sergiliyor ve ekibinde kadın istihdamını rekor seviyelere taşıyor.

Öğrenci çalışana kapılarını açıyor ve genç kahramanlar yetiştiriyor.

Hem ekip ruhunu, hem seviyeli bir iletişimi, hem de gerekli disiplini dengeliyor.

Günümüz vazgeçilmezi sosyal medyayı ustalıkla kullanıyor, tanıtımlara renk katıyor.

Misafirlerle dostluklar kuruyor, tekrar gelmelerini sağlıyor.

Destek, yardım alması gereken departmanlara bir kez soruyor. Başarının kokusunu alamayanlara ısrar etmiyor, kendi işini kendi görüyor.

Bir bakmışsınız efkarlı bir story atmış içini döküyor, bir bakmışsınız bölgede bir ilke imza atıyor, gururla paylaşıyor.

Tesisine seçkin sertifikalar kazandırma gayretinde, alıyor da…

Kokteyl yarışması organize ediyor, hem de Alanya tropik meyveleri teması ile bölge tanıtımına da eşsiz katkılar sağlayarak.

Hedefinde ilerliyor, daha nice iyi şeyler olabileceğini biliyor.
Belki bazen; ‘Keşke bilmesem, keşke imkanlar farklı olduğunda yapılabilecekleri göremesem’ diyordur.

Deme, kardeşim. Bölge turizmi hala ayakta duruyor ise, yapılan binlerce beton bina sayesinde değil, siz gizli kahramanların bu binalara verdikleri ruh sayesinde…