EMEKLİ Mustafa Bey, sabah kahvaltısının ardından kendini televizyonun büyülü dünyasına kaptırdı.
Ancak eşinin nazik uyarısıyla "Evi temizleyeceğim canım, şöyle bir hava al gel istersen" dışarıya adımını attı. Sokakta sakin adımlarla ilerlerken, içinden bir parkta demli bir çay yudumlamak geçti.
Ne var ki, çayın fiyatını (20 TL) öğrenince ufak bir hesap yaptı, "Aynı paraya iki tane mis gibi ekmek alırım, çay olmasa da olur," diye düşündü. Denizin iyotlu havasını ciğerlerine doldurmak için sahile yöneldi. Kaldırımda, masmavi denize hayranlıkla bakarken, bir bisiklet zilinin sesiyle hafifçe irkildi.
Farkında olmadan bisiklet yoluna girmişti. "En iyisi kumda yürüyeyim" diyerek plaja indi.
Orada, kendi yaşlarındaki Avrupalı insanların neşeyle kahvaltı yaptığını görünce morali bozuldu.
Bu manzaradan etkilenmemek için tekrar yürüyüş yoluna çıktı.
Bir süre daha yürüdü. Portakal büfesinde rengarenk meyve sularını keyifle içen turistleri görünce hafifçe yutkundu ve başını çevirdi. Yürümeye devam etti.
Bir sonraki portakal büfesinin yanındaki şirin banka ilişti gözü. "Şöyle bir çay içsem sanki kıyamet kopar" diye iç geçirdi.
Ama fiyatı duyunca (25 TL) bu fikirden de vazgeçip yoluna devam etti.
Mustafa Bey, eşinin temizliği bitirme süresini zihninde aşağı yukarı hesaplarken, farkına varmadan yaklaşık 4 kilometre yol yürümüştü bile. Şimdi zihnini kurcalayan soru şuydu: Bir parkta ya da kafede oturup tek bir bardak çay içmek mi daha avantajlı, yoksa bu kadar yürümek mi?
Yaptığı hesaba göre 4 kilometrelik yürüyüşle yaklaşık 400 kalori yakmıştı. Bu 400 kaloriyi geri almak içinse neredeyse 5 tane muz yemesi gerekiyordu. Çay içse 25 TL ödeyecekti, muz içinse yaklaşık 100 TL...
Üstelik bu hesaba aşınan ayakkabısının maliyeti dahil değildi bile.
Sağlık için yürümenin faydalarını hepimiz biliyoruz. Peki, bu şartlarda yaşayan emeklilerin 400 kaloriyi sokağa atmaması için ne yapması lazım?
Siz hemen "Emekliye ek zam yapılsın" diyeceksiniz.
Bence Mustafa Bey evi temizlese daha karlı çıkacaktı.
Esen kalın...