SON günlerde Rus basınında ve bazı sosyal medya mecralarında yayılan iddialar, Alanya denizinin kirliliğiyle ilgili endişeleri gündeme getirdi. Türkiye'nin Moskova Büyükelçiliği Basın Ataşesi Hacı Murat Terzi, bu haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıklasa da, “Şüyuu vukuundan beterdir” misali, söylentilerin hızla yayıldığı bir çağda yaşıyoruz.

Özellikle Alanya turizmi için Rus pazarının ne kadar kritik olduğu düşünüldüğünde, bu konuya bilimsel verilerle ve tam bir şeffaflıkla yaklaşmak hayati önem taşıyor.

Bir turizm şehri için deniz kirliliği iddiaları, itibarını sarsacak en yıkıcı unsurlardan biridir. Bu tür söylentilere karşı en güçlü savunma mekanizması, düzenli olarak paylaşılan bilimsel verilerdir. Alanya deniz suyunun kalitesiyle ilgili yapılan laboratuvar testleri ve analiz sonuçları, yetkili kurumlar tarafından belli aralıklarla kamuoyuna sunulmalıdır.

Bu verilerin, herkesin kolayca erişebileceği şekilde belediyenin veya ilgili birimlerin internet sitelerinde yayımlanması hem söylentilerin önüne geçer hem de Alanya’nın çevreye ne kadar duyarlı bir turizm şehri olduğunu kanıtlar.

Denizin korunması sadece resmî kurumların görevi değildir. Vatandaşlar olarak bizlerin de bu süreçte aktif rol alması gerekiyor.

Herkesin birer gönüllü denetmen gibi hareket etmesi, çevre kirliliğine karşı en etkili savunma mekanizmalarından biridir.

Denize akan kirli sular, atık deşarjları veya benzeri olumsuz durumları fark ettiğimizde, vakit kaybetmeden gerekli mercilere (belediye, çevre müdürlüğü vb.) bildirmeliyiz.

Bu ihbarlar sayesinde kirliliğin kaynağı hızla tespit edilip sorun çözülebilir. Ayrıca, denize ulaşan derelerin düzenli olarak denetlenmesi ve kirlilik taşımasının engellenmesi, alınacak en kritik önlemlerin başında gelmektedir.

Unutmayalım ki, tertemiz bir deniz ve sağlıklı bir çevre, Alanya’nın en değerli varlığıdır. Bu değeri korumak, şehrimizin geleceği ve turizmin sürdürülebilirliği için hepimizin ortak sorumluluğudur.

Esen kalın...