Son dönemde Türkiye'de elektriğe yüzde 38 oranında yapılan zam, ekmek fiyatlarındaki 1 liralık artış ve akaryakıt zamları, halkın geçim mücadelesini daha da zorlaştırdı. Ancak tüm bu zamların yanında, asgari ücrette herhangi bir artışın yapılmaması, ekonomik adaletsizliklerin ne denli derinleştiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Özellikle dar gelirli ve asgari ücretle geçinen vatandaşlar için büyük bir yük oluşturuyor. Elektrik gibi temel bir ihtiyaca yapılan yüzde 38'lik zam, insanların faturalarını ödemekte zorlanmasına neden oluyor. Üstelik ekmek gibi temel gıda maddelerindeki artışlar, günlük yaşamın en basit gereksinimlerinin bile karşılanmasını güçleştiriyor. Akaryakıt fiyatlarındaki sürekli artışlar ise ulaşım maliyetlerini artırarak, sadece bireysel değil, aynı zamanda genel ekonomik faaliyetleri de olumsuz etkiliyor.
Tüm bu ekonomik zorlukların ortasında, asgari ücretin aynı kalması ise büyük bir haksızlık olarak karşımıza çıkıyor. Enflasyonun ve yaşam maliyetlerinin sürekli arttığı bir ortamda, asgari ücretle geçinen bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılaması neredeyse imkansız hale geldi. Bu durum, toplumdaki gelir dağılımındaki adaletsizliği daha da derinleştiriyor ve sosyal huzursuzluklara zemin hazırlıyor.
Hükümet yetkililerinin, ekonomik politikalarını gözden geçirmeleri ve halkın geçim koşullarını iyileştirecek adımlar atmaları gerekmektedir. Zamlar karşısında asgari ücretin sabit kalması, dar gelirli vatandaşları daha da yoksullaştırmakta ve sosyal adaletin sağlanmasını engellemektedir.
Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği, ancak toplumun her kesiminin refahının gözetilmesiyle mümkün olabilir. Aksi halde, ekonomik adaletsizliklerin derinleştiği bir toplumda huzur ve istikrar sağlamak oldukça güç olacaktır. Kalın sağlıcakla.