İNSAN hayatı, bazen karmaşık bir matematik problemi gibi çözülmez bir hale bürünüyor. Sanki herkes bir Penrose üçgeninin köşelerinde sıkışmış, birbirine ulaşmaya çalışırken sürekli engellerle karşılaşıyor. Aslında, insanların çoğu iyi niyetli, kalpleri temiz. Ancak, farklı bölgeler, farklı kültürler ve farklı yaşam tarzları arasında derin uçurumlar var. Bu uçurumlar, iletişim sorunlarına, yanlış anlamalara ve hatta çatışmalara yol açıyor. Herkes kendi penceresinden dünyaya bakıyor. Herkes kendi doğrularına, kendi değerlerine ve kendi inançlarına sıkı sıkıya bağlı, bu doğal bir durum. Ancak bu durum, farklı pencerelerden bakan insanların birbirini anlamasını zorlaştırıyor. Bir bölgede normal karşılanan bir davranış, başka bir bölgede büyük bir tepkiye neden olabiliyor. Bir kültürde saygı ifadesi olarak kabul edilen bir söz, başka bir kültürde hakaret olarak algılanabiliyor.

Bu kültürel uçurumlar, sadece farklı ülkeler arasında değil, aynı ülke içinde, hatta aynı şehirde yaşayan insanlar arasında bile görülebiliyor. Farklı mahallelerde büyüyen, farklı okullarda okuyan ve farklı sosyal çevrelerde bulunan insanlar, birbirlerinin dünyasını anlamakta zorlanabiliyor. Bu durum, özellikle gençler arasında daha belirgin hale geliyor. Sosyal medya, farklı kültürlere erişimi kolaylaştırsa da aynı zamanda yanlış anlamaları ve önyargıları da artırabiliyor.

Peki, bu karmaşık durumdan nasıl çıkabiliriz? Nasıl olur da Penrose üçgeninin köşelerindeki insanlar birbirine ulaşabilir?

Bunun çözümünü bulmalıyız.

Esen kalın...