SON günlerde Alanya'da hissettiğimiz hava, adeta sonucu önceden belirlenmiş bir yetenek yarışmasını andırıyor. Jüri üyeleri özenle hazırlanmış koltuklarına oturmuş, yarışmacılar sırayla gelip yeteneklerini sergiliyorlar. Genç bir kadın, piyanonun başına koşuyor, havada parendeler atıp piyanonun üzerine zıplıyor. Ayakları havada, iki parmağıyla piyanonun üzerinde zıplayarak Rachmaninoff'un Üçüncü Piyano Konçertosu'nu çalıyor. Eser bitince tekrar bir takla atıp dimdik duruyor ve salonu selamlıyor. İzleyiciler hep birlikte ayağa kalkıp dakikalarca alkışlıyor.

Ortam sakinleşiyor, tüm gözler jüriye çevriliyor. Jüri üyeleri fısıldaşıyor ve sözcü yarışmacıya dönüp soruyor: "İki parmakla piyano çalmak dışında başka bir yeteneğiniz var mı?"

İşte tam da bu noktadayız. Sahnedeki performansın, yani Alanya'ya hizmet ediliyor mu edilmiyor mu diye konuşmamız gerekenlerin yerine, dikkatler tamamen başka bir yöne çekilmeye çalışılıyor.

Manavgat Belediyesi'ne yapılan operasyonlar sırasında CHP'li bir ismi aradığımda, daha telefonu açar açmaz "Oldu olacak, tüm belediye başkanlarımızı tutuklasınlar!" diye sitem etti. "Sıra Alanya'ya mı geliyor?" soruları hepimizin kulağına geliyor.

Neyi konuşuyoruz? Ya da asıl neyi konuşmalıyız?

Bence tartışmamız gereken, seçimlerden önce önümüze konan seçim kitapçığıdır. Orada yazılanları, yani bize, Alanya halkına vaat edilenleri konuşmalıyız. Seçimlerin üzerinden 16 ay geçti, ki bu az bir zaman değil. Bu süre zarfında neler yapıldı, neler yapılamadı? Alanya'daki vatandaşların hangi sorunları çözüme kavuştu? Bunlar konuşulmalı. Eksiklikler dile getirilmeli, "Hadi söz vermiştiniz, biz de oy verdik, şu projeleri yapın!" denmeli.

Ama saha çok farklı. Yönetime, diğer belediyelere yapılan operasyonlar üzerinden uygulanan büyük bir psikolojik baskı var. İnsan olarak bu baskıdan etkilenmemek mümkün değil. "Efendim şöyle iddialar var" deniyor. Olabilir. Varsa somut bir delil, gidip suç duyurusunda bulunmak en doğru yöntemdir.

Açık konuşuyorum, yolsuzluğu veya usulsüzlüğü kim yaparsa yapsın cezasını çekmeli. Bu ülkedeki fakirliğin ana sebebi, kamu kaynaklarının çıkar amaçlı kullanılmasıdır.

Peki, belediye yönetimi eleştirilmemeli mi?

Elbette eleştirilmeli! Elbette yapılamayan hizmetler dile getirilmeli. Ancak sahadaki bu psikolojik baskıların, özellikle uzun vadeli projeleri etkileyeceğini düşünüyorum. Tıpkı o piyanistin muhteşem performansının basit bir soruyla gölgelenmeye çalışılması gibi, Alanya'nın geleceğine yönelik adımlar da bu psikolojik savaşın gölgesinde kalıyor.

Alanya'nın geleceği için, asıl konuşmamız gerekenlere odaklanmalıyız. Şehrimiz için verilen vaatleri, yapılanları ve yapılması gerekenleri konuşmalıyız.

Esen kalın...