Sakarya Meydan Muharebesi'nin 13 Eylül 1921 tarihinde sona ermesine rağmen Büyük Taarruz 26 Ağustos 1922 tarihinde gerçekleşmiştir. Sakarya’da mağlup edilen düşmanın sıkı bir şekilde takip edilmesi gerekirdi. Ancak, yirmi iki gün yirmi iki gece devam eden Sakarya Meydan Muharebesi Türk ordusunu çok yıpratmıştı.
Sakarya Meydan Muharebesi sonrası seferberlik ilan edildi. Eksiklikler çok fazlaydı. İngilizler "Türk Ordusu çıplak" diye dalga geçiyorlardı. Orduyu toparladıktan sonra taarruza geçilebilirdi. 15 Ekim 1921'den itibaren Yunanlılara taarruz düşüncesi masaya yatırılmış, tüm olasılıklar ayrıntılı şekilde tartışılmıştı. SAD, yani gizli taarruz planını hazırlanmıştı. Amaç, Yunan Ordusu’na güneyden, Afyon'dan saldırmak, onlar toparlanmadan bir darbe vurarak imha etmekti.
Mustafa Kemal Paşa 28/29 Temmuz gecesi Akşehir'de Büyük Taarruz'un ayrıntıları konusunda komutanlarla görüştü.
Savaş planı masaya kondu. Planın esası Baskın ve Kuşatmaya dayalı idi. Plana göre Türk Ordusu 120 km’lik alanın her yerinde aynı anda taarruza kalkmayacaktı. Aksine düşmanın en güçlü olduğu Afyonkarahisar bölgesine sığınak yaparak siklet merkezi oluşturulacaktı. En çok kuvvet buraya aktarılacaktı.
Bu büyük kuvvet, Yunan sağ kanadını önce topçu ateşi ardından piyade gücü ile çökertecekti. Böylece Yunan ordusu ortadan kaldırılmış, parçalara bölünmüş olacak, gerideki hatlarla yani İzmir ile irtibatı süvari kolordusunun çevirmesi ile kesilecekti. Bunun için 100 bin kişilik kuvvet güneye kaydırılacaktı.
Yakup Şevki Paşa plana itiraz etti. Paşa'ya göre bu delilikti. Kaybetme riski yüksekti. Başarısızlık halinde Ankara düşer, Milli Mücadele kaybedilir ve Anadolu tamamen işgal edilirdi.
Plana göre, cephanenin ikmali mümkün değildi. Yani kurşun biterse işimiz kılıçlara kalacaktı. Makineli tüfeğe karşı kılıç!
Yakup Şevki Paşa buna onay veremiyordu. Mustafa Kemal Paşa “ikmali düşmandan yaparız” demişti. Yani düşman ele geçmezse, imha riski olacaktı. İkmal zaten yoktu. Yunanlılardan sağlanacaktı. Akıllıcaydı, ama mümkün müydü?
Tartışma uzayınca Mustafa Kemal Paşa “uğraşa uğraşa, ancak bir yılda düşmanla az çok denk bir hale gelebildik. Bir daha bu gücü yaratamayız. Bu sefer kesin sonuç almak, savaşı bitirmek zorundayız. Bunun için de, tehlikesine rağmen, bu planın uygulanmasından başka çare göremiyorum” dedi.
Yakup Şevki Paşa “Bu planla kaybedersek, bize vatan haini derler. Bu meclis bizi asar” deyince Mustafa Kemal Paşa kesin bir dil ile :
“Korkmayın paşam. Sorumluluk bana aittir. Kaybedersek, beni hemen asarsınız!”
Mustafa Kemal Paşa noktayı koymuştu. Peki ne yapılacaktı?
Kurt Kapanı Planı uygulanacaktı. Tek hamlede düşmanı dağıtmak, şaşırtarak bozguna uğratmak amaçlıydı. Kurt Kapanı, yarım ay şeklinde, düşmanın da İzmir'e kaçmasına imkan veren bir sistem. Bu sisteme göre taarruz planı bir ters cephe harekatıydı, o yüzden bu kadar riskliydi.
Mustafa Kemal Paşa’nın taarruz planı, askeri gücümüzün büyük çoğunluğunu düşman cephesinin dış yanında ve etrafında toplayarak düşmanı yok etmek idi. Birinci ordumuz Afyonkarahisar’ın doğusunda Akarçay ile Dumlupınar arasında bulunan düşman mevzilerine saldırarak düşmanı kuzeye atacaktı. İkinci ordumuz ise Akarçay’ın kuzeyinden Sakarya’ya kadar olan cephede düşmana saldıracaktı. Bu ordumuz, düşmanın Eskişehir’de bulunan 3 tümeni, Döğer’de bulunan 3 tümeni ve Afyonkarahisar’ın doğusunda bulunan 2 tümeni olmak üzere toplam 8 tümenini durdurmakla vazifeliydi. Kocaeli bölgesinde olan güçlerimiz düşmanın güneye inmesine engel olacak, Menderes yöresindeki kuvvetlerimiz ise düşmanın İzmir’le olan bağlantısını kesecekti.
Plan düşmanı çabuk ve kesin sonuç alarak vurmayı amaçlıyordu. Bu plan dünya askerlik tarihinin en büyük baskın ve kuşatma harekatıdır. Bu taarruz hacmi ve etkisiyle birlikte stratejisi ve komutası bakımından gerçekten büyüktür.
Mustafa Kemal Paşa bu savaşa "Rum Sındığı Savaşı" der.Söz konusu olan Türk Milletinin kendi topraklarında yaşama hakkıdır. Sadece Yunan işgaline değil, kendine biçilen kadere de baş kaldırıdır.
Büyük Taarruz ile Türk Ordusu Türk Milleti'nin büyük desteği sayesinde Kurtuluş Savaşı'ndan gururla çıktı. Atatürk, Büyük Taarruz ile Türk Milletini yok olmaktan kurtararak Türk Milletinin kaderini ve tarihini değiştirdi.
Bu büyük zafer ile Atatürk, millet egemelliğine dayanan Türkiye Cumhuriyeti'nin de kuruluş sürecini başlattı.