Türkiye'de gıda maliyeti 2024 yılı haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68,08 arttı. Dünyada gıda enflasyonun en yüksek olduğu ilk dört ülkeden biri Türkiye. Tarım ürünleri fiyatlarının yüksek olması ilgili bir soruya ülkemizin Ticaret Bakanı “Ciddi bir elemansızlık problemi var. Bu açık yabancı işçilerle de kapatılamıyor. Örneğin bugün 25 bin Afgan çoban gitse tarım, hayvancılık kalmaz. Limon 1 ile 3 TL arasında satılıyor diye ağaçta çürüdü" demişti. Bu ifade kamuoyunda geniş yankı buldu.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tarımsal üretimde yabancı işgücü kullanımı oldukça yaygındır. Türkiye’de tarımsal üretime katılan yabancı işçiler çoğunlukla kayıt dışı olarak çalışmaktadırlar.
Türkiye'de 1950’li yıllarda tarımda makineleşme süreci ile köylüler ekip biçtikleri topraktan kopartılmıştır. 1980 sonrası uygulanan neoliberal politikalar tarım sektöründe önemli değişikliklere yol açmıştır. Neoliberal politikalar kapsamında Devlet tarımsal alandan çekilmiş, tarımsal destekler kaldırılmış, tarımsal kurum ve işletmeler ya zayıflatılmış ya da özelleştirilmiştir. Türkiye'de tarımsal üretim piyasa düzenleyicilerinin insafına terk edilmiştir.
1980 sonrası izlenen politikalarla Türkiye'de tarım hiç olmadığı kadar yerel ve uluslararası kurumların açık pazarı durumuna gelmiştir. Sermaye grupları üretim maliyetlerini azaltarak rekabet gücünü artırmak için ucuz işgücüne ihtiyaç duymuştur. Tarım sektörünün bilgi ve nitelik gerektirmeyen bir çalışma alanı olarak görülmesi nedeniyle bu konuda faaliyet gösteren sermaye grupları, üretim maliyetlerini düşürmek için yabancı işçileri (göçmen/sığınmacı) tercih etmişlerdir.
Tarımda ucuz işgücü ve güvencesiz (SGK) yabancı işçilerin çalıştırılması yerel işgücünde azalmaya neden olmuş ve işgücü piyasasını olumsuz etkilemiştir. Bu koşullarda var olamayan yerel işgücü ya çalışma alanını değiştirmiş yada başka kentlere göç etmiştir.
Türkiye'de Covid öncesi tarımsal faaliyetlerde Azeri, Gürcü ve Suriyeli tarım işçileri çoğunlukla istihdam edilmiştir. Pandemi sürecinde Gürcü işçilerin Türkiye’ye girişi kısıtlandığı için çay ve fındık hasadında Gambiya, Senegal, Sudan ve Zambiya uyruklu Afrikalı işçiler çalışmıştır. Hayvancılık sektöründe ise daha çok Afgan, Türkmen ve Özbek işçilerden yararlanılmıştır. Konu ile ilgili yapılan akademik çalışmalara göre özellikle 2015 yılından bu yana Karabük, Kars ve Ardahan'da hayvancılık, Ordu, Giresun, Rize ve Artvin'de çay ve fındık, Sakarya, Düzce, Zonguldak Fındık, Malatya'da kayısı, Ege'de kiraz, Gaziantep'te fıstık, nar, zeytin, Hatay, Adana, Mersin, Antalya'da narenciye bahçeleri ile seralarda yabancı işçiler yaygın olarak tercih edilmektedir. İç Anadolu Bölgesi'nde makineli tarım yapılan dönümlerce arazide Afganlılar istihdam edilmektedir.
Türkiye'de tarım sektöründe yoğun yabancı işçilerin çalışması Türk toplumunda yaşanan sosyal ve ekonomik dönüşümlerin sonucu ortaya çıkmış bir durumdur.
Ülkemizde tarımsal üretim birçok kırsal hanenin temel gelir kaynağı olmaktan uzaktır. Miras yoluyla küçülen tarım alanlarındaki gelir karlı değildir. Kırsal alandan kentlere göç devam etmektedir. Kırsalda tarımla uğraşan nüfus yaşlıdır (çiftçilerin yaş ortalaması 58). Gençler, tarımsal faaliyetlere soğuk bakmakta, toprak ile uğraşmaktansa bir markette kasiyer olmayı tercih etmektedirler. Tarımsal üretimde aile emeğinin yerini ücretli işgücü almaktadır. Tarım maliyetlerindeki artış bu alanda ucuz işgücünden yararlanmayı cazip hale getirmektedir.
Önceki yıllarda tarım sektöründe yaşanan mevsimlik işçi hareketleri de yabancı işçilerin tarım sektöründe ağırlıklı çalışması nedeniyle azalmaktadır. Sayıları binlerce olan "Çavuş" yada "Dayıbaşı" diye adlandırılan tarım aracılarının komisyonlarını hem işletme sahibi hem yabancı işçiler ödemektedirler.
Konu ile ilgili devletin elinde istatistiki veri olmamasına rağmen sektörde iki milyondan fazla yabancı işçi istihdam edildiği tahmin edilmektedir. En az iki milyon yabancı işçinin çalıştığı tarım sektöründe, her bir işçinin yaklaşık aylık 500$ kazandığı, çalışanların erkek oldukları, olumsuz koşullarda yaşadıkları ve kazandıkları paraları belli hesaplar üzerinden yurt dışına (ailelerine) gönderdikleri hesaplanacak olursa önemli bir döviz miktarının yurtdışına aktarıldığı görülmektedir.
Yabancı işçilerin tarım alanları dışında turizm, hasta, yaşlı, çocuk bakımı, tekstil, inşaat...vb çalışanları da hesaba dahil edilecek olursa Türk Devleti'nin ekonomik kaybının ne denli büyük olduğu görülecektir. Kayıt dışı çalışan yabancı işçilerin hem SGK'ya kayıtlı olmamaları hem de kazandıkları paraları memleketimizde harcamayıp yurtdışına ailelerine göndermeleri nedeniyle her yıl 30 milyar $ dan daha fazla bir dövizin yurtdışına transfer edildiği tahmin edilmektedir.
Kayıt dışı yabancı işçi istihdamı nedeniyle zarara uğrayan SGK ve ülkemizden yurtdışına aktarılan döviz...Çinli BYD Firması 1milyar dolar yatırım yapacak diye sevinirken gözden kaçırılan milyar dolarlar...
Tarım bir milli güvenlik konusu olarak ele alınmalı. Tarımdaki sorunlar tespit edilip, çözülmeli. Kırsal alanda planlama yapılmalı.