“Terörsüz Türkiye” hedefine yönelik TBMM’de kurulan komisyon maratonu devam ediyor. Politik gündemin akışı siyasi ve hukuki dönüşüm atmosferine evrilmektedir. İYİ Parti inisiyatifini komisyona katılmama, üye bildirmeme yönünde kullanmıştır. CHP, farklı yorum ve beklentilere tavrını komisyona katılarak göstermiştir. İktidar sopası, gözaltı ve tutuklama operasyonları karşılığı, “Ölümü gösterip, sıtmaya razı edilmekle” tenkitlidir.


İlk toplantıda “Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” adında birlik sağlanıştır. Komisyonun ‘çözüm’ kaygısı olmadığı, şeffaf olacağı açıklanmıştır. Muhalefet, “terör örgütü amaçlarını meşru zemine taşıma tezgâhı” diye nitelemekte, siyasi ve hukuki haklar adı altında Lozan’ın delinmesi, Sevr’in hortlatılması endişesini ifade etmektedir.


Devletin terör belasından ülkeyi arındırması en temel vazifesidir. Çalışmaların eleştiri ve tenkidi vatandaşın boyunu aşan hususlardır. Vatandaşın endişe ve tereddütleri siyasetin vizyon ve hedefiyle ilgilidir. Barışın ömrü bozuluncaya kadardır. Komisyondan beklenen ise sürdürülebilir bir barıştır. Terör örgütü değişik isimler altında yeniden faaliyete geçebilir. PKK’nin örgütü fesih kararı, sembolik jestle silah yakılmasıyla, yeni örgüt ismi muhalefetin sinir uçlarını elektriklendirmekte, şüphe ve tereddütleri arttırmaktadır.


Cumhur ittifakı; örgütün feshi, silah bırakmasını “şartsız, pazarlıksız” diye ifade etmiştir. DEM Parti’nin dosyası doludur. Ceza infaz yasası, anayasa değişikliği, anayasadan “Türk” kavramının çıkartılması; “Eğitim Türkçe dışında başka dillerde de yapılabilir,” talepler ki; ‘Koruma Sorumluluğu Yasası’na göre bir ülkede anayasada birden fazla ‘halktan, mezhepten, dinden, dilden ve ırktan’ bahsedilirse o halk ‘özerk bölge statüsü’ için uluslararası topluma başvurabilir” denmektedir. Bunlar uluslararası diplomatik tuzaktır.


“Barış kolay olmaz. Negatif olaylar muhtemeldir. Silah bıraktırma kazanımdır.” AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; “AK Parti, MHP’si. DEM, biz, en azından üçlü olarak, bu yola beraber yürümeye kararı verdik… ‘Türkler, Kürtler, Arapların’ kucaklaşmasından niye rahatsız oluyorsunuz” sözleri ekranlardan yansımıştır.


MHP Gn. Bşk. Dr. Devlet Bahçeli, “Cumhurbaşkanı’nın iki yardımcısı olsun. Biri Kürt, diğer Alevi olsun!..” dediği kulis bilgisini haberleştiren Gazeteci İsmail Saymaz’ı yalanlamamış, “Basına kapalı toplantıdaki sözlerimin malum sözde bir gazeteciye sızdırılması…” tenkitiyle yetinmiştir. Bu söylem Türkiye’yi “Lübnanlaştırmak” diye yorumlanmıştır.


Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan; “Coğrafyamızda barış rüzgarlarının esmesine az kaldı” mesajı vermiştir. CHP Gn. Bşk. Sn. Özgür Özel; “CHP teminattır, cumhuriyetin kolonuna çivi çaktırmayız” diye şartlı katılım gösterirken; İYİ Parti, “İhanet süreci” tanımıyla “ilk vazifen…” mitingi için Bursa’da meydana inmiştir.


TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ikinci toplantı için gizlilik kararı alındığını duyurmuş ve “buradaki konuşmalar tam tutanak altına alınacak ama asla yayınlanmayacak. Komisyon üyeleri dahil hiç kimse 10 yıl süreyle bu tutanaklar verilmeyecektir. Bu toplantıda konuşulan hiçbir konu, dışarıda mevzubahis edilmeyecektir” açıklamasını yapmıştır. Devletin gizli kararları elbette olacaktır. Güncel siyaset ise derin bir travma yaşamaktadır.