PANİK atak, ruhsal  olarak başlayan  ve fiziksel etkilerle devam eden bir rahatsızlıktır. Başlayış şekli aniden ortaya çıkan  ve nedeni belirlenemeyen yoğun bir kaygı hissidir. Kaygının nedeni o an için belli  değildir....


PANİK atak, ruhsal olarak başlayan ve fiziksel etkilerle devam eden bir rahatsızlıktır. Başlayış şekli aniden ortaya çıkan ve nedeni belirlenemeyen yoğun bir kaygı hissidir. Kaygının nedeni o an için belli değildir. Ancak yıllar içinde meydana gelmiş stresli olayların birikimi sonucu panik atak tetiklenerek ortaya çıkmaktadır. Kaygının ne zaman ortaya çıkacağı belli olmaz, neşeli bir anda ortaya çıktığı gibi, hüzünlü bir zamanda da çıkabilir. Araba kullanırken, televizyon seyrederken, kalabalık bir alışveriş merkezinde gezerken, asansörde hatta bazen uyku sırasında da panik atak yaşanabilir.
Atak sırasında yaşanan yoğun kaygıyla birlikte fiziksel belirtiler ortaya çıkar. Kaygı daha ziyade ölüm korkusudur, bazen çocuğunu kaybetme korkusu, bazen de kendisine veya aileden birine herhangi kötü birşey olacak kaygısı vardır.
Bedensel (fiziksel) belirtiler olarak kalp hızlı çarpmaya başlar, nefes alıp verme hızlanır, gözler kararabilir, baş dönmesi olur . Soğuk soğuk terlemeler vardır. Tüm bu belirtiler, kalp krizinin belirtilerine benzediği için panik atak yaşayanlar çoğunlukla “kalp krizi geçiriyormuş” gibi hissederler. Bu nedenle atak sırasında “artık ölüyorum” korkusu kişiyi sarar.
Panik atağın süresi kısadır ve on- onbeş dakika kadardır. Ancak bedensel şikayetler çarpıntı, baş dönmesi, terleme, boğulma hissi ve diğer belirtilerin tamamen geçmesi daha uzun sürebilir.
Çoğu insan, iş veya özel hayatında stresin arttığı ve uzun sürdüğü zamanlarda panik atak yaşayabilir. Bu çağın en önemli özelliği olan zamana karşı yarışmadır. Bu curcunaya uyum sağlamak bedeni strese sokar. Adrenal bezi hormonları çok fazlaca salgılanır.
Tüm canlıların hayatında olduğu gibi insan hayatında da stres olmak zorunda, stressiz bir yaşam düşünülemez. Zira hayatta kalmak, korunmak, çoğalmak, beslenmek için stres gereklidir. İnsanın mesleğinde başarıya ulaşması için de stres olmalıdır. Önemli olan stresin kontrol edilebiliyor olmasıdır. Stres kontrol edilemiyor ise bir zaman sonra panik atak oluşmasını tetikler.
Fakat ataklar sık sık meydana geliyorsa, süreleri uzuyorsa ve her iki atak arasında, bir sonraki atağın korkusu gündelik hayata engel oluyorsa buna "panik bozukluk” denir.
PANİK ATAK BELİRTİLERİ
Kalp çarpıntısı, nabız sayısı artar, nefes alıp vermede zorlanma ve sık sık nefes alıp verme, göğüs bölgesinde ağrı, sıkışma hissi, titreme, boğuluyormuş gibi hissetme, bulunulan ortamdan kopma, gerçek dışı hissetme, terleme, mide bulantısı, baş dönmesi, gözlerin kararması, bayılma, sıcak veya soğuk ter basması ,parmak uçlarında uyuşma veya karıncalanma, ölüm korkusu, kontrolü kaybetme korkusu, delirme korkusu, kaçma isteği...
PANİK ATAK NEDENLERİ
Kaygı ve panik insan doğasında vardır. Hayatta kalma içgüdüsüyle bağlantılıdır. Ancak kaygı ve paniğin dozu önemlidir. Doz yükseldikçe sürekli olmaya başladıkça kişinin hayatını kontrol altına alabiliyor.
- Bazı insanlar biyolojik (genetik) olarak panik atağa yatkındırlar .
- Kişinin problemli bir evlilik yaşaması , ailede şiddetli geçimsizlik.
- Problemli ve hasta çocuk sahibi olma, her an çocuğunu kaybetme korkusu ile yaşaması,
- İşinde başarısızlık duygusu, işini kaybetme duygusu ,
- Yeni işe başlama ve benzeri büyük değişimler panik atakları tetikliyor.
PANİK ATAK OLUŞMASI:
Kaygı ile ilgili iletiler beynin “amigdala” adlı bölgesinde toplanır. Duygusal tepkilerin oluşmasında primer role sahip bu bölge, başta korku olmak üzere duyguların denetiminden sorumludur. Bazı kişilerde beynin bu bölgesi daha aktiftir ve kişi herhangi bir tehlike altında olmasa dahi beynin geneline korku sinyalleri yayılabilir. Korku sinyalleri yayıldıktan sonra, vücut kendini korkuyu yaratan ve aslında var olmayan duruma karşı hazırlamak için “adrenalin” salgılamaya başlar. Adrenalin seviyesi yükseldikçe kalp daha hızlı çalışır, terleme başlar, nefes alıp vermek zorlaşır. İşte bu değişimler panik atağın belirtileridir.
Kalp hastalıkları: Panik atak sebeplerindendir
Troid hastalıkları: Tiroid bezlerinin aşırı çalışması ve dolayısıyla artan tiroid hormonu seviyesi panik atağı tetikleyebilir.
Hipoglisemi: Düşük kan şekeri panik atağa yol açabilecek rahatsızlıklardır.
Uyarıcı Maddeler: Aşırı kahve tüketimi ve narkotik uyarıcıların kullanımı panik ataklara yol açabilir.
Evet, panik atak ciddiye alınması ve tedavisine vakit kaybetmeden başlanması gereken bir sağlık sorunudur. Tedavi edilmeyen panik ataklar bir süre sonra, aşırı kaygı nedeniyle tüm hayatınızı ele geçirerek sizi evden çıkamaz hale getirebilir.
Bu kadar büyük bir kaygıyı sürekli yaşamak yerine, doğru tedavi yöntemleri ile buna son vermek, en azından belirtilerin şiddetini azaltmak, sağlığınız ve yaşam kalitesini yükseltmek adına en doğrusu olacaktır.