​SALI Pazarı'nda haftalık enflasyon kontrollerimi yapıp çıktım. Bir restoranın önünden geçerken kendi kendime söyleniyordum: "TÜİK, ENAG yetmedi, şimdi de milletin başına SUİK'i (Sudi İstatistik Kurumu) icat etme..."

​Restoran sahibi vatandaş, bundan tam altı ay önce, sezon başladığında, "Abi, restoranın önüne taze meyve standı koydum ki meyve suyu satayım diye ama belediye geldi kaldırttı. Böyle şey olur mu?" diye şikâyet etmişti.

Ben de "Eğer sadece sana kaldırttılarsa sorun var, herkese eşit şekilde uygulanmışsa sorun yok" diye cevaplamıştım.

​"Abi" dedi vatandaş, "Osman Başkanımıza sahip çıkın."

​"Hayır mıdır?" diye sordum.

​"Sana bir konuda yakınmıştım ya, sonrasında takip ettim. Sırf bana değil, herkese aynı uyarı yapılmış, yani adam kayırmaca yok" dedi. Sonra ekledi: "Ben oy vermedim ama görüyorum ki bir düzen geldi ve herkese eşit muamele yapılıyor. Adam kayırmaca yok.

Esnaf olarak en zor dönemimizi yaşıyoruz, bu başka ama Başkandan çok memnunuz. Lütfen haber filan yaparken Başkanı kollayın."

​Derken diğer esnaflar da sohbete katıldı ve kendimi orada BMP (Belediyeye Muhalefet Partisi) genel başkanı pozisyonunda buldum. Herkesi tek tek dinledim ve hiç sözlerini kesmedim. Söz savunmanın dedim ama savunacak bir suç mu işledim diye de düşünmeden edemedim.

​"Evet arkadaşlar" dedim. "Bizim işimiz vatandaştan gelen övgüleri de şikâyetleri de yazmak. Yazdığımız haberler bizim beyanlarımız değil, bizler sadece aracılık ediyoruz. Olumlu ya da olumsuz haberlerde bizler sorumlu değiliz. Vatandaş çözülmeyen sorunlarını dile getirir, yazarız. Çözülen sorunlara teşekkür eder, yazarız. Bir gazeteci olarak ben kendi görüşlerimi köşe yazılarımda ifade ederim."

​"Abi boş ver, sen de olumsuzları yazmayıver" diye gülümsedi.

​ Alanya'da denize nasıl on iki ay girmek mümkünse, siyaseti de yılda on iki ay konuşmak gibi bir saha gerçekliği var.

Bir seçimden diğerine beş yıllık sürenin iki buçuk yılı "Nasıl kazandı?" geriye kalan iki buçuk yılı ise "kim kazanacak?" diye geçer.

Ancak sahadan bana yansıyanlar şu şekilde: "Osman Başkan asla yanlış işlere girişmez. Daha geleli bir buçuk yıl oldu ve borçlar var, yine de çalışıyor. Hele biraz daha zaman geçsin, çok güzel hizmetler yapacak."

​Özet olarak, vatandaşın Osman Başkan’a güven sorunu yok. Sadece hizmet bekliyor ve işin enteresan tarafı, on kişiden dokuzunun ilk cümlesi "Başkanın paraya pula ihtiyacı yok, belediyeden daha zengin, dürüst adam" şeklinde.

Diğer tespitler ise beklentinin umutsuzluğa dönüşmediği yönünde.

Rutin hizmetler yapılıyor ve daha fazlasını da Osman Başkan yapar deniyor.

Esen kalın…