"Türküler, şiirler, destanlar, milli marşlar, and ve yeminler" milli şuur ve ülküyü besleyen ürünlerdir. Dün vardı, bu gün de var, yarın da olacaktır. “Bu memleket, tarihte Türk'tü, halde Türk'tür ve ebediyen Türk kalacaktır," diyen; dün Atatürk'tü, bugün de Atatürk, yarın da Atatürk olacaktır: "Torosların tepesindeki tek Türkmen, Yörük ocağında halen yanan bir ateş, dumanı kokan bir baca varsa umut vardır. Atatürk; halen hayattadır!

Atatürk; Türk adını yüzyıllar sonra tarih sahnesine yeniden "Türk ve Türkiye" adıyla çıkartmıştır. "Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" sloganına karşı tavır takınmak, cumhuriyetten, demokrasiden, Türklükten rahatsızlık hissetmektir.

Tarihte Atatürk'ün yoluna ters düşenler; Türklüğü inkâra kalkışanlar, dünyanın yaşayan gerçeği olan millet olgusu, vakası yerine sınıf ve din savaşını benimseyenler, milli siyaseti reddedenler ve Türkiye'yi parçalara, bölgelere bölmek isteyenler, olmuştur.

Atatürk; "Benim, ruh bedenimin babası Ali Rıza Bey; heyecanımın babası Namık Kemal Bey; fikirlerimin babası Ziya Gökalp Beydir" demiştir. Ülkü; "İnsanı umut içinde yaşatan, ruhunu güçlü tutan, her vakit erişilemeyen kutlu dilek, yüce hedeftir." Diğer bir tanımsa; "gerçekte var olmayıp da bir düşünce halinde zihinde tasarlanan, yaşatılan ve kendine varılması istenen inançtır, rüyadır, ütopyadır! Faydalı ülkü; akılla, ilimle, hakikatle, tarihle, milletin varlığıyla uyumlu, ahenkli olmalıdır. Türk gençliği bütündür.

Atatürk'ün ülküsü, bu gün her Türk gencinin ülküsüdür: "Türk milletini bağımsız, milli kültürünü baş tacı etmiş, iktisadi yönden yüksek seviyeye ulaşmış, ilim ve teknikte ileri gitmiş, çağdaş medeniyetin ön sıralarına geçmiş, müreffeh, mutlu ve huzurlu bir toplum haline getirmektir. “Ülkümüz; milletimizi mutlu, devletimizi güçlü kılmaktır!”

Türk sosyolog, fikir babası, Ziya Gökalp; devleti yıkıcı veya onu sömürücü örgütlerle, karşı fikirlerle savaşmıştır. Topluma zarar verici ve çatıştırıcı, bölücü fikirleri tesirsiz hale getirmeyi düşünmüş, İslamiyet, ahlak ve milliyet temelleriyle yeni bir hayat ve cemiyet yapısını çağdaş ilim ve teknikle ayakta tutmak, hatta medeniyetin ön safına geçirmek istemiştir. "Türkçülük, Türk milletini yaşatmak ve yükseltmek ülküsüdür. Türkçülük, Türk milliyetçiliğidir." diyen ilk önce odur. "Türkleşmek, İslamlaşmak, Medenileşmek" Türk Milliyetçiliği Ülküsü sosyolojisinin temelidir.

Başbuğ, Alpaslan Türkeş de yolunu; "Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletiyle" tanımlamıştır. Yazıda; 1944 yıllarındaki "Irkçılık-Turancılıktan" tutuklanan, Prof. Dr. Hikmet Tanyu'nun "Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler" kitabından yararlanılmıştır.

“Alpaslan Türkeş'in askerleriyiz. Kanımız aksa da zafer İslam'ın! Fatih Sultan Mehmet'in askerleriyiz.” Sloganların tarihin akışı ve siyasi iklime uygunluğu tasarlanabilir ama hepsini haykıran Türk gençliğidir. Sloganlara mesafeli duranlar da olacaktır. Din savaşları Ortaçağ'da kalmış, tarih milletler mücadelesine evrilmiştir. Atatürk; Osmanlı döneminde tohumları atılan zararlı cemiyet localarını kapatmıştır.

Türk çadırda doğar, at üstünde ölür. Siyasetin göremediği evrimleşme, gelişme ve özdeşleşme eğitimli kuşağın şuuruna yansıması, halkı heyecanlandırması umut kaynağıdır. Çağın küresel ikliminde her Türk genci Mustafa Kemal’in askeridir!