Ben, kırsalda, köyde doğup büyüdüm. Kentte kendimi geliştirdim. Plansız büyümenin getirdiği kentleşme şehirdeki yaşam standartlarını ve sosyal hayatı çekilmez derecede zorlaştırdı. Turizm sektörüyle gelişen hızlı yapılanma altyapı çalışmalarını zorladı. Ana planlara hiç riayet edilmedi. Enflasyon kentte hayatı daha çok vurdu, yaşamı felç etti. Ama “Raflarımız dopdolu; Avrupa’da raflar bomboşmuş!?..”
1980'li yıllardan önce yerel yönetimlerde plan yapma ve onay yetkisi ilgili bakanlıklardaydı. Yıllarca onaylanmayan imar planları nedeniyle kaçak yapılanmayı önleme imkânı güçtü. Elektrik hattı, içme suyu şebekesi, telefon… Tüm altyapı sorunları gırlaydı. 1980 ihtilali sonrasında Bülent Ulusu hükümeti, 2634 sayılı turizm teşvik kanununu çıkartarak sektörün önünü açmıştı. 1983 sonrasında, eski Başbakan ve Cumhurbaşkanlarından, Sn. Turgut Özal beyin iktidarında yerel yönetimlere imar planı yapma ve onama yetkisi verildi. Turizm endüstrisinde tarifeli seferlere “charter”, özel uçak kiralama uçuşlarına izin verildi. Ulaşım kısaldı, kolaylaştı. Konaklama, taşımacılık, pazarlama, ev pansiyonculuğuna teşvik gelmiş, turizm bölge, alan ve merkezi planlamaya büyük önem verilmiş, turizm patlaması yaşanmıştı…
Akdeniz turizm alanı, Antalya turizm bölgesi, Alanya/Oba çayından Kargıcak'a kadar Alanya'nın doğusu; Dinek'ten Okurcalar'a; Alanya'nın batısı turizm merkezi ilan edilmişti. Titreyengöl, Side, Kumköy, Kumru, Kemer de turizm merkezi ilan edilen yerlerdendi. Turizm merkezlerinde altyapıyı Turizm Bakanlığı üstleniyordu. Mahmutlar sahil şeridinde turizm merkezi planlamasına dikkat edilmeden betonlaşma çığ gibi büyümüştü. Kuruluş imar planı verilen yetkiyle delik deşik, hoyratça ve bilinçsizce kullanılmıştı. Emsal; yüzde 35, 6 kat imar arsasına dönüştürülmüş, 3'erden 6 metre çekme mesafesiyle beton yığını konut inşa edilmişti. 1989 yılı itibariyle turizm alan ve merkezi imar kanun ve yönetmeliği doğrultusunda güncellenmesi gerekirdi. Bu çalışmayı 1999 sonrası belediye başkanlığım döneminde meclis üyesi ekiple gerçekleştirmiştik. İmar ve İskan Bakanlığı, 1/25.000"lik, 1/1000’lik planı onaylamasına rağmen; Turizm Bakanlığı yetkilileri; 1/1000’lik plan için “Sahil bandındaki 6 katlı inşaatları yık! Öyle gel!..” demişlerdi…
Ben de “Yıkabiliyorsanız siz yıkın!..” demiştim. Sonraki süreçlerde “turizm alan merkezinden çıktı” dendi ve yüzde 35, 6 kat imar planları yüzde 35, 15 kata kadar yükseltildi. Meclis üyesi arkadaşlarımın aldığı “emsali aşmama şartı ve kat serbestisi imar kararı” sonraki meclislerce iptal edilerek konaklama tesislerinin yıkılıp konuta çevrildiği rantiye süreci başlatıldı. Bizler geçmişi kurtarmanın, geleceğe daha iyi bakmanın yollarını ararken; sonrası yöneticilerin, müteahhitlerin doymak bilmeyen arzularına yenik düştükleri aşikârdır. Sorunlar yumağı emsal 3’e, 4’e katlandı, turizm kenti vasfı kayboldu. “Deniz, kum, güneş” turizm ürünleri ile konaklama arasına duble, bölünmüş yol yapılıp, tel çekildi…
Yakında yerel yönetim seçimleri vardır. Siyasi otorite ve adayların dikkat etmesi gereken en önemli husus kentsel dönüşüm uyutmasıyla ranta dönüşen; sorunları katlayan beton yığınlarına; eski emsali aşmadan yaşanabilir kent hayaliyle özlenen konuma dönüştürülmesidir. Ama görünen köy kılavuz istemez. Bizim; idealist ekip emsali sınırlamada; sonrakilerse yükseldikçe yükseltmede başarılı oldular…
Planlama kırsala, varoşlara, uzak mahallelere kaydırılmalıdır. Tarım ve orman vasıfsız kamu arazileri üzerinde birkaç mahalleyi içerecek şekilde coğrafi bölgelere göre arsa üretimi yapılıp doğal ihtiyaçları ve yerleşimi teşvik edecek, altyapıyı kolaylaştıracak düzenleme yapılmalıdır. Bu planlama okul, cami, PTT, Elektrik, muhtarlık vs. yatırım maliyetini azaltacaktır. Şehirden taşraya geri dönüşü sağlayacaktır. Siyasi tarih bunlara tarım kent yerleşimi demektedir. Kırsalda imar planı zorunluluğu bunu mecbur kılmaktadır…
Planlı gelişim ve değişim için kırsala dönüş vizyonu önemlidir. Bu planlama taşımalı eğitim sistemini de sonlandıracak, köyden kente göçü bitirecektir. Alanya ve mahallelerinde oluşan sıkıntıların kontrol altına alınmasını sağlayacak, imajını düzeltecek, bölgeye yeni ve özlenen itibarı kazandıracak, turizm endüstrisi ve esnafını umutlandıracaktır…
Sıkıntılı günler geride kalmalıdır. Turist pahalı yaşamaktan değil aldatılmaktan korkar. Sosyo-kültürel yaşam köye taşınmalıdır. Turizm bölgelerinin turizm ekonomisiyle sıcak nakit akışı dışında şansı yoktur. Endişe, tereddüt, gözyaşı. Esnafla birlikte emlak sektörü de ağıta başlamıştır. Kırsal turizmden payını almalıdır. Ülkenin turizm politikası yoksa balonları çabuk söner. En iyisi gelin! Köyümüze geri dönelim!