YILLAR önce, İç Anadolu'nun küçük bir beldesinde belediye başkanıyla yaptığım bir sohbet, siyasetin ve gücün insan psikolojisi üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne serdi.

İlk görev süresi sona ermiş ve yeniden seçilmişti. "Çok mu hizmet ettin?" diye sorduğumda, "Rutin işleri yaptım, zaten küçük bir bütçemiz vardı ve onunla idare ettik" diye cevapladı. Kendisi de hizmetlerinden pek memnun değildi. Peki, nasıl kazanmıştı? "Kasaba taktikleri" dedi.

Kasabada iki veya üç büyük sülale vardı. Başkan, kendi yanındakilere diğerlerinin ne kadar kötü ve düşman olduğunu anlatmış. Sonuçta, bu sülaleler birbirleriyle hiç yan yana gelmemiş ve yandaşları da koltuk diğer tarafa geçmesin diye başkandan da hiçbir şey beklememişlerdi.

Bu basit ama etkili taktik, gücün ve ayrıştırmanın siyasetin vazgeçilmez araçları olduğunu gösteriyordu.

Şimdi o başkan nerede, ne yapıyor bilmiyorum ama bu olay, "Koltuk" kavramının toplumumuzdaki yerini ve önemini bir kez daha düşündürdü. Bizim milletimiz gücü sever. Atasözlerimiz bile "Fakirin başucunda olmaktansa, zenginin ayakucunda olmak evladır" diyerek gücün, paranın ve kariyerin değerini vurgular. Bir kurumda müdür olduğunuzda, "Sayın müdürüm" sözleri havada uçuşur. Emekli olduğunuzda ise, önceden size saygı gösterenlerin çoğu, sanki sizi hiç tanımamış gibi davranır.

Güç elinizden gittiğinde, itibarınız da azalır. Ancak, her zaman istisnalar vardır. İz bırakanlar, dürüst işler yapanlar, şaibeli işlere bulaşmayanlar, koltuğu kaybetseler bile her zaman saygı görürler. Onlar, gücün geçici olduğunu, asıl olanın karakter ve dürüstlük olduğunu bilirler. Bu olay, siyasetin ve gücün insanları nasıl etkilediğini, toplumumuzdaki değer yargılarını ve insan ilişkilerini nasıl şekillendirdiğini gösteriyor. Koltuklar gelir geçer, önemli olan geride bıraktığımız izlerdir. Bu izi en derin ve en samimi olarak bırakan, en çok itibar görenlerden birisi eski Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu oldu.

Sade vatandaş olarak gördüğü bu itibar, temiz ve şaibesiz bir yönetim şeklinin aslında ne kadar değerli olduğunun göstergesidir. Önemli olan, toplumun verdiği son karnenin “Yıldızlı pekiyi” ile dolu olmasıdır. Adına “İtibar” denilen erdemi sadece dürüstlük köprüsünden geçenler edinebilir.

Başlangıçtan bitiş noktasına, özünü hiç bozmadan aynı kimlikle ve kişilikle gelince, koltuk gider ama itibar baki kalır. Esen kalın…