Şu hayatta gerçekten de bir şeyi çok isteyip de yapamayan insan, çok nadirdir. En azından ben hiç rastlamadım. Bir şeyi gerçekten istiyorsanız; istediğiniz şey karşısına yaşınızın, eğitim durumunuzun, yaşadığınız köyün veya şehirin...
Şu hayatta gerçekten de bir şeyi çok isteyip de yapamayan insan, çok nadirdir. En azından ben hiç rastlamadım. Bir şeyi gerçekten istiyorsanız; istediğiniz şey karşısına yaşınızın, eğitim durumunuzun, yaşadığınız köyün veya şehirin pek de bir önemi yok aslında.Niyetim bu yazıları yazarken ‘Gastronomi’ye bir sempati duymanızı sağlamak değil. Herhangi bir mesleğe sahip olabilirsiniz. Asıl amacım bu kavramın özünü anlamanızı sağlamak. Zaten bu meslek size yatkınsa ve meslekle aranızda öyle ya da böyle bir elektrik oluşmuşsa pusulanız sizi bu yola doğru zaten kendiliğinden götürecektir diye düşünüyorum.Bir şeyi istemek için ona kalben iyi duygular hissetmeniz gerekir. Doktora yapmak, iyi bir fotoğrafçı olmak, şiir yazmak v.s. gibi. Hangi konuda olursa olsun çok çalışmanız, çok okumanız gerekir. Bir öğretmen moduna girmeden böümle ilgili yararlı bilgiler vermeye çalışacağım. ‘Gastronomi’ye gönül vermiş bir kişinin penceresinden ne okunur, ne izlenir, ne yapılır gibi.Türkiye’de bir kere 2’ye ayrılıyor bu bölüm. Güzel Sanatlar Fakültesi’nin altında olanlar ve Turizm Fakültesi’ne bağlı olanlar diye. Mesela biz AHEP olarak, YÖK’e dosyamızı gönderirken şehrin turizm potansiyeli gibi konularını göz önünde bulundurarak AHEP Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümümüz Turizm Fakültesi’ne bağlı bir birim olsun dedik. Bir de öğrencilerimiz okurken ya da mezuniyet sonrası ağırlıklı olarak otellerde çalışacağı için Turizm Fakültesi’ne bağlı olmasında fayda var dedik. Bizim bölümümüz AHEP Üniversitesi’nde Turizm Fakültesi’nin altında yer alıyor. 2 fakülte de de çalışmış birisi olarak şunları rahatlıkla söyleyebilirim: Güzel Sanatlar Fakültesi’nde de Turizm Fakültesi’nde de sizlere bildirilen tarihleri takip ederek üniversitelerin yetenek sınavlarına giriyorsunuz. Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrencilere ağırlıklı olarak resim çizdirebiliyorlar. Resminiz de bir servis arabası da çizebilirsiniz, romantik bir akşam yemeği de. Artık bahtınıza ne çıkarsa. Turizm Fakültesi’nde ise genelde öğrecileri yazılı bir sınav ve yazılı sınav da başarı kaydedilmesi durumunda sözlü bir sınav bekliyor. Jüri açısından bakıldığında oldukça eğlenceli olabilen bu süreç, öğrenciler açısından çoğu kez terletici olabliyor.Tabii ki üniversite sınavına girmiş olmanız ön koşul. YGS 4’le alan üniversiteler de var, herhangi bir YGS puanı isteyende. Keza 1’inci basamak sınavı ile alan üniversiteler olduğu gibi 2. basamak sınavı ile alan üniversiteler de bulunmakta. Bazı fakülteler de ise 140 - 180 puan barajını geçmeniz yeterli. Üniversiteyi arayarak ön kayıtları yaptırdınız ve sizden istenen belgeleri tek tek ilettiniz. Sizlere naçizane tavsiyem hangi okula gitmek istiyorsanız o okulu en az bir kere arayın derim. Çoğu okul kendine göre özel kriterler isteyebilir. Uygulama mutfağında bolca uygulama yapacağınız için tam teşekkülü bir devlet hastanesinden alınmış sağlık raporunu da mutlaka ön kayıt dilekçesine iliştirmeniz yararlı olacaktır.Her ne kadar film izlemek, boş zaman etkinliği olarak gösterilse de filmlerde çok fazla detay yakalabilrsiniz aslında. Film ve edebiyatta ‘yiyecekler’ konusu üzerine işlenen her şey mutlaka tercihleriniz arasında olsun. Eskiden doğru dürüst bir kitap bulamazken hele ki bilimsel bir kitap, günümüz şartlarında her şeyin mevcut olduğunu, eskiye oranla dokümanlara daha rahat ulaşılabildiğini hatırlatmak isterim. Bu nokta da Oğlak Yayınları’na değinmeden geçemeyeceğim. Blogları takipedin, fotoğraflara bakın, yorumyazın. Dahası festivallere, kongreleregidin. Gastronomi yarışmalarını izleyin. Network’unuzu genişletin.Esasında işe küçük workshoplara katılmakla başlayın. Örneğin; 2 saatlik cup cake kursları, şarap tadımı, expresso yapımı gibi…Sektördeki yenilikleri takip edin. Örneğin; Moleküler Mutfak nedir, Slow Food anlayışı nedir, belli başlı ilkeleri nelerdir, önologlar kimdir?Kendinizce mönüler tasarlayın. Çok sevdiğiniz yemeklere farklı aromalar, tatlar, isimler verin. Yeni bir hayat verin, kısacası. İşte, tüm bunları yaptığınız zaman yaratıcılığın tam da o an da başladığını fark edeceksiniz.Yemeklerinizin fotoğraflarını çekin, kendinize bir sayfa açın ve istiyorsanız yapın. Ben çok istediğim bir eğitimi almak için her hafta Alanya' daki sıcacık yatağımdan 05.40’da kalkıp Gazipaşa yollarına düşüyorum. Pazartesi sabah yine aynı saatler de aynı yollar da Sabiha Gökçen Havalimanı beni bekler. Peki, tüm bunlar ne için? “Keşke yapsaydım” dememek için. Vedat Milör de Boğaziçi Üniversitesi’nde okurken tüm haftalık harçlıklarını biriktirir, şarap tatmak için Paris’e gidermiş ya işte, aynen öyle. Özetle, istiyorsanız mutlaka yapın.