SAĞLIK, insanların yaşam biçimiyle doğru orantılıdır. Doğru ve kurallara uygun bir hayat tarzı ile yaşam kalitemizi fazlasıyla arttırabiliriz. Hatta İbn-i Sina 'Sağlığı korumanın üç temel prensibi vardır; hareket, gıda ve uykudur”...
SAĞLIK, insanların yaşam biçimiyle doğru orantılıdır. Doğru ve kurallara uygun bir hayat tarzı ile yaşam kalitemizi fazlasıyla arttırabiliriz. Hatta İbn-i Sina “Sağlığı korumanın üç temel prensibi vardır; hareket, gıda ve uykudur” sözü ile sağlıklı yaşamın ipuçlarını vermiştir. Gıda diyetisyenlerin uzmanlık alanı olduğu için hareket ve egzersizin hayatımızdaki öneminden bahsedeceğim. Kullanılan kaslarımız gelişir, kullanılmayanlar kaybolur. Sürekli sağlıklı kalmak istiyorsak, hareket etmeliyiz. Parolamız, sağlıklı yaşam için hareket olmalıdır. Egzersizin bilinçli insanlar ve yaşlılar arasında büyük bir hızla yayılmasının ve ilgi görmesinin en büyük nedeni yaşam boyu sporun bir çeşit hayat sigortası gibi görülmesidir.
Vücudumuz doğuştan gelen özeliklerinden dolayı sürekli hareket etmek ihtiyacındadır. Diğer tüm canlılarda olduğu gibi insanlar çetin doğa koşulları ile mücadele edecek, kendini savunabilecek, en güç durumlarda dahi ihtiyaçlarını sağlayabilecek bir yapıya sahiptir. İçinde bulunduğumuz yüzyıla gelinceye kadar bu yapının gereği olarak insanlar sürekli hareket halinde olmuş, pek çok işi yerine getirmek için kas gücünü kullanmak zorunda kalmıştır. Ancak, 19'ncu yüzyılın sonlarıyla 20'nci yüzyılın başlarında teknolojinin çok kısa zamanda büyük gelişme göstermesi ile birlikte hareket gereksinimi giderek azalmaya başlamıştır. Uygarlığın getirdiği kolaylıklar ve sağladığı olanaklar sayesinde insanlar her geçen gün, daha az hareket eder duruma gelmiştir. Her gün insanların rahatlığı için yeni bir alet geliştirilmektedir. Çamaşır yıkamaktan, kurutmasına kadar artık her şey aletlerle yapılmaktadır. Gerek genel üretimde, gerekse günlük yaşantıda insanoğlu her dakika daha pasif olmaktadır. Vücudumuzun yaratılış yapısına uygun olmayan bu durum, bilinen tüm olumsuz etkilere karşın giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durumun ve içinde bulunduğumuz koşulların kaçınılmaz sonucu olarak, hareket azlığına bağlı sağlık sorunları belirmeye başlamış ve hareketsizlik insanı tehdit eden, yaşamı riske atan bir duruma gelmiştir. Bu riskin ne kadar büyük ve hareketsizliğin ne denli sakıncalı olduğunun en çarpıcı örneğini uzun süre yatağa bağlı kalmak zorunda kalan hastalarda görmek mümkündür. Daha ilk günlerden itibaren bu kişilerin hemen tüm sistemlerinde gerilemeler olmakta, bedensel çöküntüyü kısa bir süre sonra ruhsal çöküntü devresi izlemektedir. Beden hareketliliğini azaltan bir hastalık, yaralanma veya belirli bir neden olmadan insanların pasif yaşam tarzını seçmeleri sonucunda, vücudumuzun pek çok fonksiyonunda gerilemeler ortaya çıkmaktadır.
Hareketsiz yaşam tarzı ile kaslar zayıflamaya başlar. Eklemlerin esnekliği azalır. Kasları yöneten sinirler aktivitelerini azaltır. Kalbin çalışma temposu yavaşlar ve kalp damar hastalıkları ortaya çıkar. Yürüme fonksiyonunun durması sonucu bağırsak hareketleri yavaşlar ve görevini yapamaz hale gelir. Duruş bozuklukları, kireçlenmeler, şeker hastalıkları gibi rahatsızlıklarda egzersiz eksikliğinden oluşmaktadır.
Yaşlanmayla birlikte kemik yoğunluğunda, direncinde ve mineral içeriğinde azalma vardır. Kemik yoğunluğu bayanlarda 30-35 yaşlarından, erkeklerde 50-55 yaşlarından sonra her yıl yüzde 1 oranında azalır. Kas gücünde meydana gelen kayıplar özellikle kas hacminde meydana gelen önemli kayıplardan kaynaklanır. Bu durum yaşlanma ile veya azalan fiziksel aktivite ile ortaya çıkar. Günümüzde gelişmiş ülkelerdeki yaşam süreleri de uzamıştır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre en uzun yaşam süresi 80 yaşın üzeri ile Japonya’dadır.
Hareket azlığı ile başa çıkmak, insanın yaşam kalitesini yükseltmek, insanı fiziksel anlamda günlük yaşamdaki etkinlikleri daha kolay yapar hale getirebilmek amacıyla “yaşam boyu egzersiz” felsefesi doğmuştur. Yaşam boyu egzersiz ile beden sağlığının temeli olan fizyolojik kapasiteyi yükseltmek, fiziksel uygunluğu ve sağlığı uzun yıllar muhafaza etmek amaçlanmaktadır.