SLOGAN olarak 'Bağımsız Türkiye” diye bas bas bağırmak güzel de, pratikte dünyada ne bir bireyin ne de bir ülkenin olamayacağı gerçeğini de bilmekte yarar var! Her bir birey ve toplum, bir biçimde karşılıklı olarak birbirine bağımlıdır....

SLOGAN

olarak “Bağımsız Türkiye” diye bas bas bağırmak güzel de, pratikte dünyada ne bir bireyin ne de bir ülkenin olamayacağı gerçeğini de bilmekte yarar var!

Her bir birey ve toplum, bir biçimde karşılıklı olarak birbirine bağımlıdır.

Rusya ile ilişkilerimizde de, karşılıklı olarak çok ciddi bağımlığımız var.

Ortadoğu'nun bir bataklık olduğunu bütün ülkeler biliyor.

Bu yüzden de, Irak müdahalesi sonrasında ortaya çıkan acı gerçekler yüzünden, hiçbir ülke, havadan müdahale dışında, karadan herhangi bir müdahaleden özellikle kaçınmaktalar.

Ortadoğu, petrol nedeniyle, süper güçlerin tarih boyunca mücadele alanı olmuştur.

Bu alana İran’la birlikte, diğer ülkelerin de şu ya da bu biçimde burnunu soktuğu bir gerçek.

Son yıllarda, özellikle Arap Baharı ile başlayan süreçte Türkiye de bu bataklığa balıklama dalma yanlışı içine girdi.

Libya, Mısır ve Suriye’deki kutuplaşmalara dayalı çatışmalarda taraf haline gelmemiz bizi bugünlere getirdi.

Bu krizin nasıl sonuçlanacağını bugünden öngörebilmek mümkün değil.

Türkiye açısından en tehlikeli senaryo, bu kriz, ABD ve Rusya arasında bir pazarlıkla sonuçlanıp, Türkiye dışlanabilir mi?

Böyle bir durum, PKK ve PYD’nin uluslararası arenada destek bulmasına neden olabilir.

Bu da, Türkiye içinde terörün tırmanmasına neden olabilir.

Rusya’nın bu konuda ciddi adımlar atacağı açıklamalardan anlaşılıyor.

Türkiye’yi zor günler bekliyor.

Bu zor ve kritik süreçte, toplum olarak çok daha dikkatli olmamız ve siyasi kutuplaşmaları bir yana bırakıp, provokasyonlara gelmekten özellikle kaçınmamız gerekiyor.

Mevcut hükümeti beğenip beğenmememiz önemli değil, önemli olan, dışa karşı birlik ve beraberliğimizi pekiştirip, Türkiye Cumhuriyeti devletinin alacağı her tür kararın arkasında durmamız.

Bu konuda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını olumlu bulduğumu söylemeliyim.

Alanya olarak, Mevlüt Çavuşoğlu’nun yeniden Dışişleri Bakanı olmasından ne kadar mutluysak, Çavuşoğlu’nun bu zor ve kritik sürecin üstesinden, Davutoğlu ve Erdoğan’a rağmen, en az zararla Türkiye’yi düzlüğe çıkarabileceğine de o kadar inanıyorum.