“Bu kaçıncı merhaba?” dediğinizi duyar gibiyim.

Ama  bazen, bazı sürprizler, merhabaları peş peşe sıralamamıza neden olabiliyor.

Hele, hele.

Ferit Kesen gibi, çok vefalı ve de sevgili gerçek dostlarınız varsa.

Ne kadar yaşlanıp hayata belli ölçüde de olsa küsüp içinize kapanmaya başlasanız da.

Bu tür dostlar,

Hızır gibi bir yerlerden çıkıp sizi hayata yeniden bağlamak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar.

Tıpkı.

Değerli dostum Ferit Kesen’in bu sefer de yaptığı gibi.

Yazı yazmayalı oldukça uzun bir süre olmasına karşın.

Kesen’ciğim kesip attı.

“Senden yazı yazmanı istiyorum” dedi.

Bunca sene sonra, Ferit Kesen gibi birinin yazı yazmamı istemesine hem şaşırdım hem de için için sevindim.

Demek ki, hem unutulmadık, hem de hala yazı yazabileceğim inancında olan dostlarım varmış dedim.

Sözün kısası.

Feritçiğimin bu sürpriz ve de çok güzel çıkışı.

Beni hem şaşırttı, hem de çok ama çok sevindirdi.

Telefon konuşmamız biter bitmez.

Bilgisayarın başına geçip, bu satırları karalamaya başladım.

İnşallah fena olmamıştır.

Tüm dostlara kucaklar dolusu sevgilerimi ve saygılarımı sunarak, köşe yazımı noktalıyorum.