​TÜRKİYE'NİN yerel yönetim sistemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın reform çağrısıyla Meclis gündemine taşınan yeni kanun teklifiyle tarihi bir değişimin eşiğinde.

AK Parti'nin sunduğu bu kapsamlı taslak, belediyelerin kuruluşundan varlığına son verilmesine kadar birçok alanı yeniden düzenlerken, yerel yönetimlerin denetim ve bütçe özerkliği konularındaki pozisyonunu da yakından ilgilendiriyor.

​Teklifin en çok merak edilen yanı, belediye yönetimlerinin yetkilerinin artırılıp artırılmayacağı ya da merkezi otoriteye bağımlılığın derinleşip derinleşmeyeceği.

Mevcut bilgiler, özellikle denetimlerin sıkılaştırılması ve bütçe, imar gibi hayati konularda merkezi onay mekanizmalarının güçlendirilmesine yönelik bir çalışmanın eşiğinde olunduğunu gösteriyor.

Eğer taslak bu yönde maddeler içeriyorsa, yerel yönetimler üzerindeki gözetim artacak; bu durum ise belediye başkanlarının inisiyatif alanını kısıtlama riski taşıyacaktır.

​Teklif, belediye kurma şartını 5 bin nüfusa yükseltiyor.

Ancak daha dikkat çekici olan, nüfusu 2 binin altına düşen belediyelerin tüzel kişiliğinin kaldırılarak köye dönüştürülme zorunluluğu.

Bu madde, 2014'teki Büyükşehir Kanunu reformunda (6360 sayılı Kanun) binlerce köy ve belde belediyesinin kapatılmasına benzer bir rasyonalizasyon sürecini işaret ediyor.

​Bu düzenleme ile büyükşehir uygulaması daha da merkezileşirken, küçük belediyelerdeki hizmetlerin sürdürülebilirliği sorgulanıyor.

Daha önceki reformlarda 30 Büyükşehir'de belde ve köylerin mahalleye dönüştürülmesiyle birlikte, toplamda 1000'e yakın belde belediyesi kapatılmıştı.

Yeni teklif ise, kalan küçük belediyeleri 2 bin nüfus eşiğiyle eleyerek süreci tamamlamayı amaçlıyor olabilir.

​Yerel yönetimler reformu, kâğıt üzerinde daha güçlü, daha profesyonel ve mali açıdan sürdürülebilir belediyeler yaratma hedefini taşıyor.

Ancak bu hedefe ulaşılırken atılan adımlar, küçük belediyeleri kapatıp merkezi onayı artırdıkça, yerel demokrasinin ve seçilmiş yöneticilerin özerkliğinin daralma riskiyle karşı karşıya kalacağı bir döneme girildiğini gösteriyor.

​Önümüzdeki aylarda ete kemiğe bürünecek bu teklifin, belediye yönetimlerinin elini gerçekten güçlendirip güçlendirmeyeceği, yoksa sadece merkezi otoritenin denetim gücünü mü pekiştireceği, Meclis'teki görüşmelerin ardından netleşecektir.

Türkiye, yerel yönetimlerin idari yapısında ve yetki dengesinde yeni kritik bir virajı dönmek üzere.

Şu an kamuoyuna yansıyan bilgiler çok net olmasa da ilerleyen günlerde yeni belediyeler uygulamasını çok daha derinden tartışacağız.

Esen kalın…