YAŞLANMA her canlıda kaçınılmaz olarak görülen, kronolojik ve biyolojik bir süreçtir. Son yıllarda kronolojik olarak 65 yaş artık yaşlılık sınırı olarak kabul edilmektedir. Dünyada sağlık alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler,...
YAŞLANMA
her canlıda kaçınılmaz olarak görülen, kronolojik ve biyolojik bir süreçtir. Son yıllarda kronolojik olarak 65 yaş artık yaşlılık sınırı olarak kabul edilmektedir.
Dünyada sağlık alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler, sağlıklı beslenme alışkanlıkları, etkin tanı ve tedavi yöntemleri ile hastalıkların önlenmesi ve erken dönemde tedavi edilmesi, doğum oranlarındaki azalma ölüm hızını azaltarak ortalama yaşam süresini uzatmıştır. Ortalama yaşam süresinin uzamasıyla beraber toplam nüfus içindeki yaşlı nüfusun oranı da gittikçe artmıştır. Dünya nüfusu içerisinde 60 yaş ve üzeri bireylerin sayısı 1950 yılında 200 milyon iken, 2000 yılında bu sayı 590 milyon olmuş ve 2025 yılında 1 milyar 100 bin, 2050 yılında 2 milyar olması beklenmektedir.
Peki, yaşlanma ile birlikte vücutta ortaya çıkan fiziksel değişiklikler nelerdir?
KAS-İSKELET SİSTEMİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER
Kas kütlesinde azalma, kemik yoğunluğunda azalma, mineral kaybı, omurgada esneklik kaybı ve eğilme, eklemlerde harabiyet, kemiklerde zayıflama ve kırılganlıkta artış, boy uzunluğunda azalma, bacaklarda eğrilik, kamburluk, sırt ağrısı, eklemlerde gerginlik, esneklik kaybı, eklem ağrısı, denge bozukluğu görülür.
Yaşlılık özellikle yağsız vücut kitlesi ve kas kitlesinin ilerleyici kaybı ile ilgilidir. Yaşlanmanın başladığı 45 yaştan itibaren 90’lı yaşlara gelindiğinde eğer özel önlemler alınmazsa kas kitlesinin neredeyse yarısı kaybedilir. Kişiler arası farklılıklar olsa bile yaşlanmayla birlikte kol ve bacaklardaki kas kitlesi azalır, yağ depoları özellikle erkeklerde göbek çevresinde, kadınlarda kalça çevresinde artar. Vücut şekli bu şekilde değişirken vücut ağırlığı aynı kalabilir. Yaşa bağlı değişiklikler, egzersiz ve fiziksel aktivitenin azalması, diyetle yetersiz protein ve enerji alımı, iskelet kaslarının azalmış protein sentezi kas kitlesi ve gücündeki azalmadan sorumlu tutulmaktadır. Bu durumun zararlı sonuçları kas kuvvet kaybı, kas kuvvet kaybının yol açtığı hareket kaybı, yürüyüş ve denge bozuklukları ve düşme ile karakterizedir. Bunlar da hastane yatışlarına ve hareketsizliğe neden olur ki zaten bunlarda kas kitlesi kaybını daha da artırarak kısır bir döngü oluşturur. Kas kuvvet kaybı aynı zamanda yaşlılıktaki düşkünlüğün hem erkeklerde hem de kadınlarda önemli bir bileşenidir. Düşkünlükle yaşlı insanın bağımsızlığı kaybolmakta, yaşam kalitesi azalmaktadır. Bu nedenle kas kitlesi kaybının önlenmesi ve tedavisi önemlidir. Bu da ancak proteinden zengin diyetin düzenli ve yeterli fiziksel egzersizle birleştirilmesi ile mümkün olabilir.
KİREÇLENME
Kireçlenme, ileri yaşlarda eklemlerde tekrarlayan mekanik zorlanmalarla meydana gelir. Kireçlenmenin en önemli özelliği eklem yüzeyinde kalsiyum tuzlarının birikmesidir. Bu değişiklikler ağırlık yüklenen eklemlerde daha sık görülürler. Genellikle 40 yaş insan organizmasında kemik sistemi için bir dönüm noktasıdır. Bu sebeple yaşlılarda bu dönemden sonra bütün eklemlerde bir dereceye kadar kireçlenme mevcuttur. Tedavi hastalığın evresi ve şiddetine göre uygun şekilde planlanır.
KEMİK ERİMESİ
Osteoporoz, kemiğin azalması ve yapısının değişmesiyle kolay kırılabilir hale gelmesidir. Halk arasında “kemik erimesi” olarak bilinir. Doğal olarak kemik erimesi, yaşa bağlı bir sorun olarak ortaya çıkar. Yaşlılık dönemine hazırlıklı olmak, bu dönemde karşılaşılabilecek bütün sağlık sorunlarının ve tabii bunlar arasında yer alan kemik erimesinin de en az olumsuzlukla atlatılmasını sağlar. Bu da sadece sorunlarla karşılaşıldığında değil, yaşamın her evresinde doğru tercihler yapabilmekle mümkündür.
Düşük kemik kütlesi ve kırık riskinde artış ile karakterizedir. Avrupa birliğinde her 30 saniyede bir kişi osteoporoza bağlı kalça kırığı nedeni ile hayatını kaybetmektedir. Osteoporoz, kırıklara neden olmadığı sürece “sessiz” seyreden bir hastalıktır. Bu nedenle sessiz hırsız olarak adlandırılır. Yaşlı nüfusun giderek arttığı günümüzde osteoporoz nedeniyle meydana gelen kırıklar sakatlıklara ve ölümlere yol açan ciddi bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir. Güçlü bir kemik yapısına sahip olmak için yapılacak doğru tercihlerin başında beslenme gelir. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşlı nüfusun artışıyla, geçmişte dikkat çekmeyen osteoporoz giderek daha çok kişiyi etkilemiş ve yol açtığı kırıklar nedeniyle hayat kalitesini bozar.