GEÇENLERDEhastanede bir polikliniğin önünde beklerken, yaşlılara tanınan öncelik aklıma gelince, sekreter kızcağıza yaklaşıp yavaştan,
GEÇENLERDE
hastanede bir polikliniğin önünde beklerken, yaşlılara tanınan öncelik aklıma gelince, sekreter kızcağıza yaklaşıp yavaştan, "Altmış beş yaşın üzerine sıra torpili çalışıyor mu?" diye gülerek sorduğumda, o da aynı gülümsemeyle "Bey amca, maalesef bekleyenlerin hepsi altmış yaşın üzerinde" dediğinde birlikte güldük.
Bir başka ilginçlik de, herhangi bir konuda doktora rahatsızlığınızı söyledikten sonra doktorun muayene etmesini beklerken:
- Yaş kaç?
- 73
Suratınıza bir kere daha dikkatlice bakıp, bir güzel sizi süzdükten sonra:
- Durumunuz fena sayılmaz. Endişe edecek bir şey yok.
denmiyor mu, inanın gülmekten kendimi alamıyorum.
Bana göre bu yaklaşım.
- Yapacak bir şey yok. Mevcut yolculuk sona erene kadar böyle idare et.
Anlamına geliyor!
Şöyle bir düşünüyorum da.
Bu dünyaya kimler geldi?
Kimler geçti, gitti.
Gitme sırası bizde.
Geleceklerin önünü açmakta yarar var!
Tıpkı ırmaklarda akan su gibi.
Uzaktan bakıldığında akan aynı su gibi görünüyor.
Ama akan aynı su değil.
İnsanlar da öyle.
Kentler insanlarla dolup taşıyor.
Ama insanlar aynı kişiler değil.
Hatta zaman zaman düşünürüm, ben hangi Sami’yim.
Albümdeki resimleri karıştırdığımda, geçmişteki resimlerin hiçbiri bugünkü bana benzemiyor.
İnsan sirkülasyonu öylesine hızlı akıp gidiyor ki, doksan, yüz yıl sonra, eskiler göçüp giderken yerlerini yenileri dolduruyor.
21 yıldır ayrı kaldığım memlekete gittiğimde, cadde ve sokaklarda gezenlerin çoğunu tanımıyorum bile.
Eskiden öyle miydi?
Tenis kortundaymış gibi sağa sola selam vermekten boynum tutulurdu!
Kentlerin coğrafi konumu değişmese de, imar durumu tamamen değişiyor.
Alanya’nın hatta beldelerin bırakın 40-50 yıl öncesini, 20 yıl öncesiyle bile uzaktan yakından bir ilgisi kalmadı.
Daha güzel hale gelen yerlerimiz de var.
Daha kötü duruma dönüşmüş yeler de var.
Böylesine bir devri daim karşısında, dünyada değişmeyen tek şeyin değişim olduğu gerçeğiyle yüz yüze geliyorsunuz.
Ama gene de, değişmemekte direnen ve de değişmemekle övünen beyinlerin oldukça fazla olması da bir gerçek.
Ülkemizde yıllar boyu aynı ezberleri papağan gibi tekrarlayıp duran ve böylesine bir saçmalığa imza atma becerisini gösteren beyinlerin, bir de kendilerini bilge gibi görmeleri ve de göstermeleri yok mu, insanı deli divane etmeye yetiyor da artıyor bile.
Allah hepimize akıl fikir ihsan eylesin derken, işimizin Allah’a kaldığını da itiraf etmemizde yarar var!