TÜRK siyasi hayatına yeni bir parti daha katıldı. MHP'den ihraç edilen ve siyasi ömrünü tamamlamış bazı muhteremleri de alarak Amerika ve Avrupa'nın projelendirdiği parti sosyal medya ve sokakta vatandaşların mizah konusu oldu. Logo...

TÜRK

siyasi hayatına yeni bir parti daha katıldı.
MHP’den ihraç edilen ve siyasi ömrünü tamamlamış bazı muhteremleri de alarak Amerika ve Avrupa’nın projelendirdiği parti sosyal medya ve sokakta vatandaşların mizah konusu oldu.
Logo ve sloganları hakkında “Maklube Partisi, AKP’nin çakması, Vatikan Sn. Peter's Meydanı vb.” gibi çeşitli iddialar ile espri konusu haline gelse de, partiden yapılan açıklama ise tam anlamıyla kendilerini gülünç duruma düşürmüştür.
Selçuklu yıldızı ilham alınarak tasarlandığı öne sürülen logonun, Selçuklu yıldızını yakından tanıyan ve bilen Alanyalılara sormak lazım. Selçuklu’nun başkentliğini yapmış, tarih kokan şehrimizde şahsım adına o sembole benzer bir siluet dahi görmedim.
İsmi ile ilgili çeşitli iddialar ve telif hakları hakkında tartışmalar sürerken, asıl önemli olan logosu ve isminin değil, projelendirilen bu yapının kimler tarafından oluştuğu, amaç ve gayelerini iyi irdelemek gerekiyor.
Süreç 1 Kasım 2015 genel seçimleri sonrası başlamış, ilk hedefleri ise hali hazırda kurulu ciddi bir tabana ve güce sahip olan, AKP’nin politikalarına en sert şekilde reaksiyon gösterebilen MHP’nin kontrolleri altına alınma projesiydi.
Düzenledikleri korsan kurultaylar ile MHP ele geçirilmek istenmiş, ülkücülerin arasına fitne ateşi yakılarak ayrışmaların yaşanmasına neden olmuştu.
FETÖ'den tutuklanan hakimlerin kararları ile toplanan bu korsan kurultaylar esnasında kurulan proje partisinin başında bulunanların söylemlerine bakıyoruz, bir de şimdi ki söylemlerine baktığımızda, kullanılan ifadeler arasındaki uçurumun arkasındaki gayenin MHP’yi güçlendirmek değil, projelerinin bir parçası haline getirebilmek olduğu apaçık ortaya çıkmıştır.
Yaşanan bu olaylar sırasında MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin ufku, cesareti, öngörüsü ve kararlı duruşu ile nasıl bir felaketi önlediğini anlamaya da, anlatmaya da fazlasıyla yeter.
MHP'yi ele geçirmek amacıyla daha yola çıktıkları ilk gün, MHP'yi ele geçirme çabalarının beyhude bir çaba olduğunu söylemiştik.
O günlerde hiçbir ülkücünün bu oyuna gelmeyeceğini, partisinin bir yerlerin uydusu yapılmasına müsaade etmeyeceğinin altını çizmiştik.
Bu durumu en çok da paradigma değiştirme amacıyla ortaya düşenlerin bildiğini, o yüzden "Ne koparırsam o kâr" bakış açısıyla kuracakları partilerine yelken açtıklarını ifade etmiştik.
Ve haklı çıktık.
MHP'yi ele geçirmek için uzunca müddet gündemimizi meşgul edenler, yanlarına topladıkları eski DYP'li, eski ANAP'lı, eski DSP'li ve daha birçok eski şu, eski bunla yürüttükleri çalışmalar sonucu projelendirilen partilerini kurdular.
Kurdukları partilerine kimlerin alkış tuttuğunu, destek verdiğini çıkan yayın ve sosyal medyadaki paylaşımlardan takip ediyor ve hiç şaşırmıyoruz.
Birilerine merhem olmayı vaat edenler, NATO’ya bağlılıklarını, “Eşit yurttaşlık” sözleri ile kimlere mesaj yolladıklarını da milletimizin yakından görmesi gerekmektedir.
Ülkücülerin dün olduğu gibi bugün de siyasal zemindeki yegane temsilcisi, üç hilalli sancağı ile MHP’dir.
Lideri Devlet'tir.
Davası Türk İslam'dır.
Ülküsü, Nizam-ı Alem İlahi Kelumatullah’tır.
Kızıl Elması Turan'dır.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, bugüne kadar parti içi muhalif olarak adlandırdıklarımız hakkında bugüne kadar çeşitli söylem ve tartışmamalar ile mücadele ettik.
Bu saatten sonra parti içi muhalefet diye adlandırdığımız bir sorun, oluşum olmadığından ötürü, siyasi eleştiri hakkımız saklı olmak kaydı ile, bu güruhları muhatap almıyor, ülkücü, milliyetçi şuurla başbuğumuzun emaneti, liderimizin koruyucusu olduğu MHP saflarında mücadelemize devam edeceğiz.
Ne mutlu Türk'üm diyene!