Alışık olmadığımız bir kış mevsimi yaşamaktayız. Kış mevsiminin özelliği olan kar yağışı ülkemizde neredeyse görülmedi ve Türkiye sıcaklık ortalaması 10 derece. Ülkemizdeki barajların doluluk oranları tehlike sinyali vermeye başladı. Gazetelerde yer alan haberler dikkate alınacak olursa İstanbul'da barajların doluluk oranı % 30,55; Ankara'da ise %27.32. Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun ele aldığı konu başlıklarından biri "İklim Değişikliği" idi.
Yaşadığımız gezegen, Dünya da su kaynakları hızla tükeniyor. Gezegenimizin büyük bir kısmı sularla kaplı. Bu suların % 97,5 tuzlu olarak okyanuslarda ve denizlerde bulunmaktadır. Toplam su miktarının %2,5 tatlı su olarak göllerde, nehirlerde, yer altı sularında ve buzullarda bulunmaktadır. Tatlı suların %70'i tarımda, %20'si endüstride, %10'u konutlarda kullanılmaktadır.
Günümüzde suyun büyük bir kısmı tarımsal sulamada kullanılmaktadır. Tarımda su tüketimi oldukça yüksektir. Bir kilogram buğday elde etmek için 1500 litre, bir kg pirinç için 4500 litre, bir kg et için ise bu miktarın on katı suya ihtiyaç vardır. Tarımda kullanılan suyun bir kısmı buharlaşma ve terleme ile atmosfere geri dönmektedir.
Sanayide kullanılan suyun % 20 -25'i termik santrallerin soğutulmasında kullanılmaktadır. Suyun %10'u ise evlerde tüketilmektedir. Bu suyun %2'si içme diğerleri ise çeşitli faaliyetlerde kullanılmaktadır. Evsel su kullanımı miktarı gelişmişlik düzeyine göre değişmektedir.
Su potansiyeli bakımından yılda kişi başına 500-1000 m3 su kullanılıyorsa o ülke su kıtlığıyaşamaktadır. Su sıkıntısı olan ülkelerde kişi başına su tüketimi yılda 1000-1700 m3 arasındadır. 1700 m3 ten fazla olan ülkeler ise su potansiyeli yönünden zengin bir ülke olarak sınıflandırılmaktadır. Kişi başına su tüketimi 550 m3 den az olan ülkeler mutlak su kıtlığıolan ülke olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye, su kaynakları bakımından zengin bir ülke değildir. Sanılanın aksine bölgesinde de fazlaca suyu olan bir ülke konumunda bulunmamaktadır. Kurak, yarı kurak iklim kuşağında bulunan Türkiye, kişi başına düşen yıllık su miktarı bakımından komşularına ve Kuzey Avrupa’ya kıyasla az suya sahiptir. Türkiye, kişi başına kullanılabilir su potansiyeline bakıldığında, su baskısı yaşayan ülkeler arasında yer almaktadır. Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 2000 yılında 1652 m3, 2009 yılında 1544 m3, 2020 yılında ise 1346 m3 olmuştur. Su zengini ülkelerde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 10.000 metreküpün üstündedir.
Türkiye’nin su kaynakları coğrafi ve mevsimsel bakımdan farklılıklar arz etmektedir. Türkiye’nin bazı bölgeleri miktarca bol ama kullanıma elverişsiz su kaynaklarına sahipken, yoğun nüfusa sahip sanayi bölgelerinde ise yeterli seviyede su bulunmamaktadır. Ülkemizin su kaynaklarını yağışlar oluşturmaktadır. Memleketimize düşen yıllık yağış miktarı yaklaşık 643 mm dir.
Ülkemiz su sıkıntısı olan ülkeler arasında yer almaktadır. Ülke nüfusun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı tahmini dikkate alınacak olursa 2030'lı yıllarda bugünkü mevcut su kaynaklarının hiç bozulmadan korunması durumunda bile yeterli su bulmak mümkün olmayacaktır.
Türkiye İstatistik Kurumu, su ve atık su istatistikleri 2020 raporuna göre Belediyeler tarafından içme ve kullanma suyu şebekesine çekilen kişi başı günlük ortalama su miktarı 228 litre olarak hesaplanmaktadır. Üç büyük şehirde kişi başı günlük ortalama su miktarı İstanbul için 190 litre, Ankara için 246 litre ve İzmir için 221 litre olduğu tespit edilmiştir.
Günümüzün ve geleceğin en önemli sorunu sürekli artan nüfusun ihtiyacı olan suyu sağlamaktır. Hızlı sanayileşme ve şehirleşme, su tüketiminde önemli bir artışa neden olurken, iklim değişikliği de su kaynakları üzerinde baskı yaratmaktadır. Su tükenmez bir kaynak olsa da özelliği değiştiği için mevcut su kaynaklarının yönetimi büyük önem taşımaktadır. Otlakların aşırı kullanımı, geniş baraj göllerinin oluşturulması, ormansızlaştırma su çevrimini önemli ölçüde etkilemektedir. Tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerin neden olduğu kirlenme de su dolaşımının dengesini bozmaktadır. Sulama ve enerji sağlamada kullanılan baraj ve rezervuarlardan kaynaklanan buharlaşma kullanılabilir suyun azalmasına neden olmaktadır.
Bir toplumun ihtiyacı olan suya erişimi, bunun sürekli olarak sağlanması ve suyun ortaya çıkarabileceği zararlarından korunma etkinliği olarak tanımlanan su güvenliği çok önemlidir.Vatandaş olarak suyu tüketirken duyarlılık gösterilmeli ve su tasarrufu yapılmalıdır. Bu canlıların geleceği ve devamlılığı adına çok önemli bir adımdır.