SON zamanlarda gündeme düşen sahte diploma olayına neden bu kadar şaşırdığımızı ben de şaşkınlıkla izliyorum.
Hani sanki bu ülkede ilk defa böyle bir şey yaşanıyormuş gibi.
Sakin olun, derin bir nefes alın.
Bu yaşananlar, aslında birçoğumuzun mutfağında, sofrasında ya da sandığında yıllardır duran o "katkılı" ürünlerin yan etkisi değil mi?
Düşünsenize, sucuğa dana eti yerine tavuk, hindi, hatta sakatat katanları, kıyma ve kuşbaşının içine farklı türde etler karıştırarak bizi 'Sakata' getirenleri gördük.
Peynire nişasta, patates, bitkisel yağ ve jelatin ekleyerek maliyeti düşürenler, tereyağına margarin basanlar, zeytinyağına ayçiçek yağı karıştıranlar...
O mis gibi kokan, içimizi ısıtan balın glikoz şurubu olduğunu bile bile yedik. Pekmeze hurma şurubu, bibere kiremit tozu, kimyona un, sumağa tuz kattılar; bir de üstüne utanmadan "helal" dediler.
Bizler, bu manzaraya hiç şaşırmadık. Siyah zeytine gıda boyası katanlara, kahveye nohut, mercimek karıştıranlara sesimizi çıkarmadık. Çünkü alıştık. "Canım, ne olacak ki?" dedik. "Biraz daha ucuz olsun, yeter."
Peki ya siyasiler? Seçim öncesi başka, koltuğa oturunca bambaşka birini görmeye alışmış bir toplum, sahte diplomalı birine nasıl şaşırır ki?
Adam torbacı ama sahte narkotik komiseri çıkmış. Halı yıkamacısıyken parayı bastırıp on günde psikolog olmuş.
Ne var ki bunda? Bu ülkede her şeyin bir bedeli var.
Dürüstlük hariç.
İnşaat ustası, tecrübelerini harmanlayıp parasını vermiş, bir haftada inşaat mühendisi olmuş.
Lise diploması olmadan doktor olan, eczacı olan, makine mühendisi olanlar bile var. E ne bekliyordunuz ki?
Bu, sahte baldan, sahte pekmezden beslenmiş bir toplumun kaçınılmaz sonucudur.
Yani sevgili dostlar, lütfen şaşırmayın.
Bu sahte diploma olayı, yukarıda saydığım tüm o gıda sahtekarlıklarının, siyasi liyakatsizliğin ve toplumsal vurdumduymazlığın doğal bir uzantısıdır.
Bizler, yıllardır "pişmiş aşa su katanlara" canımız ciğerimiz derken, bu sahte diplomalıların kapımızı çalacağı günü hazırlıyorduk aslında.
Şaşkınlığımız, olsa olsa bu durumun bu kadar bariz hale gelmiş olmasınadır.
Peki sizce bu durumdan sonra, bir sonraki "şaşırtıcı" olayımız ne olabilir?
Esen kalın…