Bugüne kadar yazılarımda farkındayım hep erkeklere saydırdım. Valla erkek düşmanı filan değilim. Sadece kendi hayatımda ya da etrafımda olup bitenlerden yola çıktım. Şimdi yazacaklarım hanımlara. İnanın sizleri anlayamıyorum hanımlar....

Bugüne kadar yazılarımda farkındayım hep erkeklere saydırdım. Valla erkek düşmanı filan değilim. Sadece kendi hayatımda ya da etrafımda olup bitenlerden yola çıktım.
Şimdi yazacaklarım hanımlara.
İnanın sizleri anlayamıyorum hanımlar. Tutturmuşsunuz bir özgürlük, bir asilik, bir bağımsızlık şarkısı, gidiyorsunuz gündüz gece. Gören de Che Guevara filan sanacak sizi! Evet, özgürlük, bağımsızlık, kendi ayaklarının üzerinde durabilmek elbette şart ancak bu özgürlük durumunu tek gecelik ilişkilerle karıştıranlar var. Şimdi hangi kadına sorsanız evlenmek istemiyordur güya. Ama her önüne gelen adamı da potansiyel koca adayı olarak görmekten de vazgeçmez. Görüntü, “Ben özgürüm yaee evlilik de neymiş bebeğimm” görüntüsür.
Şu sıralar kavram karmaşası yaşayan kadınlar var etrafta. N'apıcaklarını onlarda şaşırmış durumda. Aslında çok da haksız değiller hani. Bizler tam ortada sıkışmış kalmış bir toplumun kadınlarıyız. Ne tam batılı ne de tam doğuluyuz. Baya baya ortadayız. Ataerkil bir toplumdan gelmekteyiz. Bizim için hala ananelerimiz, örflerimiz adetlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz önemli. İstesek de o Hollywood filmlerindeki seyrettiğimiz kadınlar gibi olamayız. Bizler hala tek gecelik ilişkiler kurmaya çalışıp, sonra da bizi niye aramadı diyip, ağlayan kadınlarız. Bilmem ne demek istediğimi anladınız mı? Bu tip bir dejenerasyona hazır değiliz, olmayacağız da. Bizim gen kodlarımızda bunlar yok, inanın bana. Bizler, o tek gecelik ilişkilerin bile ardından deli gibi telefon bekleyip, sabah da bütün suçu alkole atıp, kendimizi temize çıkartmaya çalışan kadınlarız. Hani belki karşıdaki adam yerse diye, yemez ya neyse! Aslında içten içe söylemek istediğimiz, “Biz özgür mözgür değiliz, normalde böyle şeyler yapmayız, ama oldu işte bi kere n'apalım, zaman böyle bi zaman, siz bizi bu hale getirdiniz!” Bizler, öyle bir gecenin ardından bile hayallere kapılabilen kadınlarız. Binde bir ihtimal bu tek gecelik ilişkiler güzel bir beraberliğe dönüşse de çok zor bir ihtimal. Erkeklerin de bir şekilde güven aradığını düşünürsek bu adamların sizlerle olması oldukça zor.
Hala kendi toplumumuzdaki kadının başarısı ve başarısızlığı iyi bir eş, iyi bir anne olup olmadığıyla özdeşleştiriliyor. Hala toplumumuzda aile önemli bir kavram. Pek tabii aileyi de yuvayı da dişi kuş yapıyor.
Bugün o evlenmek istemiyorum diyen özgür ayağındaki kadınlar aslında en çok evlenmek barklanmak isteyen kadınlar. Bunun en güzel örneği de yazılarını çok severek okuduğum Ayşe Arman'dır. Uzunca bir süre kendi sevgililerini, fantezilerini yazıp durdu. Şimdi evli mutlu ve çocuklu. Yazılarında sıkça ailesinden bahsediyor.
Yani demek istediğim bizim kodlarımızda bu kadar fazla özgürlük yok. Özgür olalım derken bunca özgürlüğü ruhumuz kaldırmıyor, depresyona giriyoruz. Çünkü biz bu değiliz. Hem bu cinsel kirlilikten başka bir şey değil. Aldırmıyormuş gibi yapıp, ruhumuzda, kalbimizde delikler açıyoruz ve bunun sonu gelmek bilmiyor. Haa, bundan son derece memnun olup hiç takmayanlar ve böyle mutluluğu bulmuş olanlar da olabilir. Zaten onlara değil sözüm. Dikkat etmekte fayda var. Özgürlük kafayla başlar, düşünceyle olur, bedenlerle hiçbir ilgisi yoktur.