Edebiyatta Drina Köprüsü diye bir eser vardır: “... İvo Andriç adında Sırp asıllı bir yazar,
evet! Drina adlı eseriyle 1960’larda ‘Nobel Barış Ödülü’ almıştır. O eserinde biraz
Osmanlı’yı ve Boşnakları yeriyor aslında. Boşnaklar çok sevmezler; İvo Andriç, Bosna
Hersek Sırplarındandır.
Drina Köprüsü dediğimiz köprü, Bosna-Hersek’in Vişegrad şehrindedir. Bu nehir üzerinde
yer alır. İki ülke arasında bir köprüdür. Ve bu köprüyü inşa eden kişi de Mimar Sinan’dır.
Sokullu Mehmet Paşa Sırp asıllıdır ve şüphesiz Osmanlı Devleti tarihinin sadrazamlık
makamına gelmiş en ihtişamlı adamıdır. Bak! ‘Adamlardan biridir’ demiyoruz. Bakın!
‘Adam’dır. Böyle bir kişi, böyle bir şahsiyet, ileri görüşlü ve üç Osmanlı sultanına
(düşünün!), üç Osmanlı sultanına vezirlik yapmıştır: “1. Süleyman, 2. Selim, 3. Murat.”
Maalesef, bu kadar ihtişamlı bir vezir, kendi evinde kurulan divanda bir meczup tarafından
öldürülmüştür.
Evet, böyle yüce bir sadrazam, divanda, kendi evinde kurulan divanda bir meczup tarafından
öldürülmüştür. Sokullu Mehmet Paşa, Sultan Selim’in diğer sadrazamlarının onu pek
hazmedemedikleri söylenir. Böyle bir durum da var. Muhtemelen suikasta uğradı.
Sokullu Mehmet Paşa’nın köprüyü inşa ettirme hikayesi de vardır: Annesi ona der ki, “Şuraya
şöyle bir kilise inşa ettir de şanını görelim!” O ise, “Anacığım! Ben bir Müslüman vezirim.
Benim kilise inşa ettirmem hoş olmaz. Ben, öyle bir eser inşa ettireceğim ki bütün insanlığa
hizmet edecek,” der. Ve gerçekten de Mimar Sinan’a o köprüyü (Drina Köprüsü’nü) inşa
ettirir.
O köprü, 500 yıldır tüm insanlığa hizmet etmektedir. Drina Nehri, Fırat Nehri gibidir. İnsanlar
sallarla karşıdan karşıya geçiyorlardı. Nehir üzerinden o sal geçişlerinde hayatını kaybeden
birçok insan olurdu. Buna çare olarak da nehrin en rahat aktığı Vişegrad şehrinde bir köprü
inşa ettirir. Sokullu Mehmet Paşa’nın mezarı Eyüp Sultan’dadır. İstanbul’da Eyüp Sultan
Camii’ne giderseniz, mezarın hemen öbür tarafında Ebussuud Efendi’nin de mezarı yer alır.
(Muhammed Ebussuud Efendi; Osmanlı Şeyhülislam’ı, hukukçu ve müfessirdir.)
“... İzvornik’ten geçiyoruz. Burası, Bosna-Hersek'in Sırp Cumhuriyeti’nde bir kenttir. Drina
Nehri sol kıyısındadır. Karşıyaka ise Sırbistan Cumhuriyeti’dir. Burası da, Bosna-Hersek’in
Sırp yakasıdır. Karşı tarafı ‘Mali İzvornik’ diye anılır ve Sırbistan’a bağlıdır. 5-10 dakika
içerisinde dediğim tesiste duracağız. Orada yarım saat, 40 dakikalık mola gerçekleştireceğiz.
Varsa ‘saçaltı dana’ alabilirsiniz. Kalabalık olabilir. Domuz eti yoktur burada. Bu tesiste euro
(€) ile ödeme yapabilirsiniz.
Kozluk kasabamız var. Ağırlıklı olarak Boşnakların yoğunlukta yaşadığı bir şehirdir. Az
ileride bir Ortodoks kilisesi var. Burada iki minareli bir camimiz de bulunmaktadır. Normalde
yerleşim alanları çok net bir şekilde birbirinden ayrılmış olsalar da hala Kozluk ilçesi gibi,
Sırpların ve Boşnakların bir arada yaşadığı şehirler de vardır...”
O ülkelerde, orta kısmı yıldızlı kulpsuz, sapsız bir fincanda kahve içerseniz, İslam’ın en yüce
ordusu Türk bayrağını bizatihi kendiniz gözünüzün önüne getirirsiniz. Ortasında yıldız olan
kulpsuz kahve fincanında kahveyi içmek için yüzüne kaldıran kişi, fincanın dibindeki
“yıldızın” gözükmesiyle birlikte, “tuttuğu iki parmağın” oluşturduğu “hilal” ile birleşince
telveleri süzmekteyken gözünün önünde oluşan şekil ve göreceğin tek şey Ay-Yıldız’dır!
Dünyada hiçbir bayrağın böyle bir özelliği yoktur! Tüm dünya bilmelidir.
Kulpsuz fincan ve Türk bayrağı
Hüseyin Taşer
Yorumlar
Trend Haberler
Antalya escort faciası: 1 ölü
Son dakika! Alanya'da sahilde bulunan genç kız cesedinin kimliği belli oldu
Antalya'da devasa miras sahiplerini buldu: 6 milyar dolar 3 mirasçıya kaldı
Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Akbaş'ın acı günü
Son Dakika! Alanya Belediyesi'ne haciz şoku
Alanya esnafının içler acısı durumu: 'Kesinlikle ertelenemez'