Türk sağına yıllardır, ezilen Filistin ve Gazze halkı üzerinden “Atatürk, Cumhuriyet ve Türklüğe” karşı Ümmet Birliği ve Cihadizm ideoloji mücadelesi yüklenmiştir. Bir dönem sol, sosyalist gençlik de Osmanlı karşıtlığı ile farklı kanaldan illegaliteye sürüklenmiştir. İlimden uzak, bilimden arındırılmış soyut din kavramı ve emperyalist düşünce atmosferinde milli kültür yozlaştırılmış, düşünce narkozlanmış, toplum uyuşturulmak istenmiştir. Büyük Ortadoğu Projesi de aynı izi takip etmektedir. Şeriat devleti hayaliyle uyutulmuş dindar nesiller dinci felsefenin ağına takılmıştır. Cihat adına cihadizm tuzağına düşürülmüştür.
Cihadizm, Batılıların İslam ülkelerinde arzuladıklarını gerçekleştirebilmek için Asya ve Afrika kökenli Müslüman aile çocuklarından illegal yapıda siyasal islamcı, cihatçı sivil toplum ordusu yetiştirme faaliyetidir. Özünü dinin esasları üzerinde yetiştirememiş bazı din adamları da din adına bu tür zafiyetlere ortak olabilmektedir. Cihadistlerin İslam ülkeleri dışında faaliyet sahası görülmemektedir. Fiziğinde İslami görünüş; metafiziğinde Müslüman kesmeye hazır İslam dışı kindar ruh haline sahiptirler. İslam ülkelerinde bahar estirme hevesiyle devletine isyana hazır sivil toplum kuruluşu elçileridir. Batılıların uyguladığı politikalar ve söz konusu ülkelerin durumu halen apaçık ortadadır. Suriye iç savaşının da bu süreçle başlatıldığı sanılmaktadır.
Batı dünyası, Türk-İslam medeniyetiyle uyanmıştır. Rönesans - Reform hareketleri, Batılıyı, uyanışına vesile Osmanlı'yı tanıma, ayrıştırma, dağıtma, topraklarını paylaşmaya, orientalizme sevk etmiştir. Atatürk, Cumhuriyet ve Osmanlı karşıtlığıyla gençliği ikiye ayrıştırmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Samsun’a gönderen Sultan Vahdettin’dir. Atatürk, Osmanlı’ya başkaldıran lider değildir. Türkçü aydınlar konuyu gayet düzgün aydınlatmaktadır. Müslüman üfürükle uçağın düşmediğini, üfürükçülükle füzenin hızını kesmediği, merminin menzilinden şaşmadığı anlaşılmış olmalıdır. Söz konusu kültürel yapının ibadethaneleri işgaline, siyasette kullanmalarına göz yumulmamalıdır. İslam’da Reform değil; Müslümanda öze dönüş gerekir.
Sevr antlaşmasıyla paylaşılan Anadolu topraklarının tapusunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne geçmesini sindiremeyen illegal, militanist, fanatik, taassuba bağlı kültür hareketleri Lozan’ı delmeye, ülkeyi bölmeye sürüklenmektedir. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) doğrultusunda İsrail - Gazze savaşı bitmeden, İsrail'in İran’a saldırısıyla yeni boyut kazanmıştır. Savaşın genişleme algısı kaygı vericidir. Vuruşmanın tahlili önemlidir.
Körfez savaşı Irak'ı üçe bölmüştür. Arap Baharı Tunus, Libya, Mısır’dan Suriye'ye sıçramıştır. İç savaş sonuçları halen gözler önündedir. Gazze’nin yıkım süreci, Suriye yapılanması, İsrail-İran savaşının ortaya çıkışı siyasette yeni yol haritasını önemli kılmaktadır. İç cephenin güçlenmesi iç barışa verilen önem ve adaletle anlaşılır.
"Atatürk, Cumhuriyet - Osmanlı" karşıtlığı üzerinden Türkiye Cumhuriyeti’ne yöneltilen ideolojik taarruz bazı mihrakları heyecanlandırıyor olabilir. Duygulara “Terörsüz Türkiye” gayreti pazarlıksız silah bırakma çağrısıyla işlendiği unutulmamalıdır. Demokratik ve hukuki hakların altı doldurulmalıdır. Türk milleti Ortadoğu’daki gelişmelerin neden-sonuç ilişkilerinin farkındadır. Türkiye’nin başına örülmek istenen çorabın da bilincindedir. Siyaset her ne kadar farklı mezralarda gezinse de Türk Milletinin kararı kesindir.
Türk milli eğitim müfredatı fanatizm, taassup ve aşırı ideolojik akımlara karşı Devlet-i Ebed-i Müddet Davası, Türk Cihan Hakimiyet-i Mefkûresi, Nizam-ı Alem ülküsü, ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ parolasıyla pekiştirilmeli, Cumhuriyetin ilke ve ülküleriyle donatılmalı, Bütün bunlar için ayrılıkçı politikalardan uzaklaşılmalı, siyaset dili sert ve kindarlıktan soyutlanmalı, siyasetçi adaletten kaçarak öfkesine yenik düşmemelidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde anayasa değişikliği üzerinden yürütülen tartışmalar tarihe tanıklık üzerinden hassasiyetle ele alınıp ideolojik ayak oyunları düzeyinden kurtarılmalıdır. Türkiye’nin yolunu federasyonlara sürükleyecek yöntemlere tenezzül edilmemeli, taviz de verilmemelidir. Birkaç yıllık iktidar kaygı ve hevesine ülke geleceğini tahrip edebilecek görüş ve önerilere dikkat edilmelidir. Gençlerin ilham kaynağı Atatürk’ün “Gençliğe Hitabı” sırrında gizlidir. Milli devlet ve milli ülküler halkın güven ve umut kaynağıdır.
Savaş piyasaları da etkilemektedir. İsrail’in İran’ı vurmasının ardında ABD görülmektedir. Amacı nükleer silah üretim tesisi bahanesiyle rejim değişikliği için iç savaş çıkartmaya yönelmektedir. Türkiye’nin etrafı ateş çemberidir. Ülkede birlik ve dirliğe her daimden daha çok ihtiyaç vardır. Siyasetçi bir gün baş tacı yapmak zorunda kalacağı milliyetçiliği ayaklar altına alan kültür birazcık insaf edip düşünmelidir. Milliyetçilik milletini sevene, sevip de övene demektir. Milli, özgür, bağımsız devletleri milletler kurmaktadır. Savaş cinayettir...