Bugün bir ilişkide tarafların en büyük korkusu, ya aldatılmak ya da dürtülerine yenik düşüp aldatmak… Fiziksel ve duygusal anlamda partneri dışındaki biriyle gerek yaşam, gerekse etkinlik olarak yapılan tüm özel paylaşımlara aldatma...
Bugün bir ilişkide tarafların en büyük korkusu, ya aldatılmak ya da dürtülerine yenik düşüp aldatmak… Fiziksel ve duygusal anlamda partneri dışındaki biriyle gerek yaşam, gerekse etkinlik olarak yapılan tüm özel paylaşımlara aldatma denilebilir. Buradaönemli olan, paylaşımınözel olup olmadığıdır. Aldatmanın tam olarak tanımlanamaması, aldatmanın ve aldatılmanınçok değişik şekillerde algılanmasıyla alakalıdır diyebiliriz. Algılamalardaki buçeşitlilik ve farklılık, aldatmaçeşitlerini ortayaçıkarmaktadır. Sanal ortamda aldatmalar, her geçen gün kurbanlarına bir yenisini daha ekliyor. Son 10 yılda patlama gösteren aldatma çeşidi olan sanal aldatmalar; sanal cinsellik, sanal duygusallık olarak karşımıza çıkıyor. Sanal yaşam, ortam itibariyle sanal, yaşattığı ve hissettirdikleri itibariyle de reeldir. Masum bir arkadaşlık gibi başlayan; ama aslında pek de öyle olmayan ilişkiler, zamanla aldatmaya dönüşüyor. Birçok insan, bir zamanlar canından çok sevdiği eşi için bir araya getirip söyleyemediği sözcükleri, cömertçe, hiç tanımadığı bir adama veya kadına söyleyerek mesajla, yazışmayla, o canından çok sevdiği eşinialdatıyor. Duygusal aldatmaya bakacak olursak bu tip aldatmalar, ağırlıklı olarakçatışma içindeki bireyin psikolojisini yansıtmaktadır. Yani karar almak yerine heyecan yaşamanın esas alındığı birliktelikleri kapsamaktadır. Uzaklık (uzaklığın verdiği güven), merak, ilişkisindeki mutsuzluk, hayranlık, heyecan arayışı gibi etmenler duygusal aldatmayı doğurmaktadır. Duygusal aldatma; ağırlıklı olarak sevgiye muhtaç, şefkat ve ilgi düşkünü kadınlarda görülür. Kişi; ilişkisindeki boşluğu, yanlış evliliğinin eksikliğini, kendilik değerini bu tip bir ilişki şekliyle doldurmaktır. Cinsel aldatmaysa; genellikle günübirlik ilişkileri veya bir anlık sinirlenme sonucu fevri davranarak geceyi bir başkasıyla(kim olduğu mühim bile değil) geçirmeyi ve çoğunlukla sabahına pişman uyanmayı ya da o şekilde aldatmayı alışkanlık haline getirmeyi kapsamaktadır. Tek gecelik fanteziler uğruna eşini ya da sevgilisini aldatan kişiler, genellikle ertesi güne büyük bir pişmanlıkla uyandıkları için, bu hatalarını telafi edebilmek için sürekli olarak düşünür dururlar. Hoş, bunun tam tersi de davranabilirler.
Günümüzde erkeklerin daha çok aldattığı bilinse de aslında kadınların da aldatmanın diğer tarafında yer aldıkları gerçeği ne yazık ki değişmemektedir. Kadının iş hayatına girmesi, güç kazanması, erkeğin karşı cinse ulaşabilmesinin kolaylaşması, kadının erkeğe karşıçıkma gücünü bulması, erkeğin hormonal kontrolünü azaltması, toplumun sadece kadının aldatması ile ilgilenmesi gibi nedenlerden dolayı aldatma da artışlar kaçınılmaz oldu. Tüm bunların yanı sıra ilişkinin sıradanlaşması, monoton hale gelmesi, heyecanın yitirilmesi, karşılıklı olarak verilen değerin azalması, umursamazlık, ilişki alanının insanların egolarını tatmin etme alanına dönüşmesi, boşvermişlik ya da aşırı güven duyma gibi nedenler de aldatmayı tetikler görev üstlenmektedir. Esas artış nedenini irdeleyecek olursak, aslında aldatma bir nevi ‘bağlanma sorunu’ndan kaynaklanmaktadır. Şöyle ki birçok insan evli veya sevgili, hiç fark etmeksizin, bir süre sonra ilişkide sıkılan taraf olabilir. Heyecanını yitiren ilişki, kişiyi dışarıya açılmaya zorlayabilir. Sonrası mı? Sonrasını tahmin etmek pek de zor olmasa gerek… Keşmekeşe dönüşmüş bir ilişki yumağı içinde ne tarafa dönse canı yanan insan topluluğu… Kangren olmaya yüz tutmuş duygular… İç kemiren intikam hırsları…
ALDATMA ÖZELLİĞİ HANGİ KİŞİLİK TİPİYLE UYUMLUDUR?
Narsist (varsa yoksa ben) tepkiler gösteren insanlarda sık karşılaştığımız aldatma sorunu, bağımlı kişilerde de oldukça sık gözlenmektedir. Kendini herkesten daha yüksek gören, lider ruhlu olan, mükemmeliyetçi, kararsız, tatminkâr olmayan, takıntılı, eşindenüstün olduğunu düşünen veya çevresindekiler tarafından böyle olduğu gözlemlenen kişiler, genellikle aldatma eğilimli kişilerdendir. İlişkide sorun yaşayan, heyecanını yitiren; ama aynı zamanda bir türlü kopamayan kişiler, bir yandan ‘Sorunları nasıl çözebilirim’i bile düşünmeyip aldatmaya sürüklenirken, diğer yandan da özgüven ve yalnız kalma kaygılarından dolayı ilişkilerini bitir(e)memektedirler. Aslına bakarsanız bir ilişkide muallâk diye bir şey olmamalıdır. Bir ilişki ya başlar, ya biter; sürüncemede kalmaz, kalmamalıdır da. Kişi aldatıldığını öğrendiğinde bunun nedenlerini bilmek, sorunuçözmek ister. Aldatmak mı, sadakatsizlik mi? Aslına bakarsanız esas sorun, kişinin yaşadığı durumu nasıl algıladığında gizlidir. Gerisi onun olayı yorumlayış biçimiyle şekillenir, gelişir. Her şey bir yana bütün bu yazdıklarımındışında, sadeceyeni bir macera, heyecan yaşama arzusu ya da uzun zamandır hissetmediği duyguları yeniden hissetmeye bağlı olarak kendini tazelenmiş, yenilenmiş hissetme aldatmaya neden olabilmektedir. Çoğu zaman kişi eşini ve çocuklarını sever, kaybetmek istemez; ama kaçamak denen aldatmalardan da geri kalmaz.