Değerli okurlar, Alanya Belediyesi'nin eski MHP'li Meclis Üyesi Şahin Gülhan'ı çoğunuz ya siyaseten ya da Clup Begonvil'den tanır. Geçenlerde baş göz ettiğimiz oğlu Veli Can Gülhan'ın düğünü sayesinde çok ilginç...
Değerli okurlar, Alanya Belediyesi’nin eski MHP’li Meclis Üyesi Şahin Gülhan’ı çoğunuz ya siyaseten ya da Clup Begonvil’den tanır.
Geçenlerde baş göz ettiğimiz oğlu Veli Can Gülhan’ın düğünü sayesinde çok ilginç günler geçirdim.
Sanırım Şahin Gülhan’ın oğluna verdiği isimden nasıl bir ülkücü olduğunu kendisini yakından tanımayanlar çok iyi anlamışlardır!
Düğünden üç gün öncesinden Alanya’ya Ankara ve Konya başta olmak üzere birçok ilden gelen, 1980’lerde 17-19 yaşında olan bugün ise 50 yaşın üzerine tırmanmış ülkücülerle bir araya gelip sohbet etme ve o yılların nostaljisine dalarak unutulmaz saatler geçirdik.
Yazının başlığını “Faşistlerin arasında bir komünist” şeklinde koymamın nedeni, 1980 öncesi biz solcular ülkücülere Faşist, ülkücüler de biz solculara hatta CHP’lilere bile komünist demeleriydi.
Konya’dan gelen ülkücülerin önemli bir bölümü de bugünkü MHP Belediye Meclisi Üyesi Cemal Palamutçu’nun dostlarıydı.
Kasetlerin gırla gittiği bir ortamda, eskinin militan ülkücüleri bugünün çoluk çocuk sahibi, aile sorumluluğu taşıyan, MHP’ye ve ülkücü geleneğe gönülden bağlı bu idealist beyinler, sohbetlerimiz boyunca, üzüntülerini ve kızgınlıklarını açıkça ortaya koydular.
Çok daha önemlisi, 1980 öncesinin o acımasız çatışma ortamında 17-19 yaşlarında neler yaptıklarını, nasıl yaptıklarını dile getirirken, bambaşka bir ruh haline bürünmeleri, o günleri yaşarcasına heyecanlanmaları da gösteriyor ki, o günkü koşullanmalarından ve bakış açılarından hala kurtulamadıklarını anlıyorsunuz!
Nostaljiye dayalı o karanlık dehlizlerdeki maceralardan uzaklaşıp, bugüne döndüklerinde bambaşka kişiliğe bürünmeleri beni çok etkilemişti.
Bu sohbette şunu gördüm.
Türkiye 1980 öncesindeki o kaos dönemini her ilde ya da bölgede aynı şekilde yaşamadı.
Küçük kentlerde insanlar birbirini yakından tanıdığından kutuplaşma öldürme noktasına taşınmadan kavga boyutunda kalırken, büyük kentlerde özellikle de Ankara’daki kutuplaşmanın genç beyinleri hangi koşullandırmanın psikolojisiyle, kinin hangi boyutlara taşındığını anlayabiliyorsunuz.
O tarihlerde Ülkücüler solcuları vatan haini komünist olarak görürken, devrimciler de ülkücüleri Amerikan emperyalizminin piyonu faşistler olarak biliyorlar bu yüzden de vatan millet adına birbirlerine saldırılıyorlardı.
O yıllarda ben Kastamonu’da 40 yaşlarında ve CHP’de gençlikten sorumlu bir siyasetçiydim.
Biz bu tür kavga boyutuna varan kutuplaşmaya karşı çıkıp fikir düzeyinde bir siyasi yarış içine girilmesi gerektiğini savunduğumuzdan Kastamonu’da ülkücü ve devrimci kutuplaşması hiçbir zaman çatışma noktasına taşınmadı.
Bugün Kastamonu’ya gittiğimde o tarihlerdeki en keskin ülkücülerin bile beni sevgi ve saygıyla karşılamaları belki de hayatımın en övünülecek yanı.
Alanya’nın da, bu süreci kayıpsız atlatmasına katkıda bulunan sağduyulu ülkücü ve devrimcilerini kutlamak gerekir.
(DEVAMI YARIN)