Her şeye rağmen, CHP Kılıçdaroğlu ile yeni bir arayış içine girerek, çağdaş Sosyal Demokrat bir parti olma umudunu hala koruyor. Sayın Kılıçdaroğlu ne kadar çağdaş bir çizgiyi hedeflemiş olursa olsun, yıllar boyu, statükocu, devletçi...

Her şeye rağmen, CHP Kılıçdaroğlu ile yeni bir arayış içine girerek, çağdaş Sosyal Demokrat bir parti olma umudunu hala koruyor. Sayın Kılıçdaroğlu ne kadar çağdaş bir çizgiyi hedeflemiş olursa olsun, yıllar boyu, statükocu, devletçi bir gelenek içinde, belli ezberlerin batağına saplanıp kalmış tabanın, bu yeni açılımı benimseyip benimseyemeyeceği, devletçi alışkanlığını ve halka rağmen halkçılığı bırakıp, halkla beraber halkçılığı benimseyebilecek mi? Olaya ve parti içi gelişmelere bu açıdan baktığımızda, her iki taraf için şimdilik söylenebilecek tek şey: “Al birini vur ötekine.” CHP’de, İsmet İnönü- Bülent Ecevit arasında başlayan ideoloji temelli siyasi yarışta, iki lider arasında somut farklılıklar vardı. Rahmetli Ecevit hamasi çıkışlarını kitlelere dönük yaparken, parti içinde radikal kararlar alarak CHP’yi ortanın solundan “Demokratik SOL” adı altında yeni bir çizgiye taşımaya çalıştı ve örgütün her kademesi bu çizgiye yoğunlaşıp, düşünsel arayışlar içine girdi. “Demokratik Sol” ya da “SOL” kavramları tek başına, soyut aynı zamanda slogan olmaktan öte bir anlam ifade etmez. O tarihteki CHP kadroları bu kavramların içini doldurabilmek için uzun bir süre uğraş vermesine karşın içi bir türlü doldurulamadı slogan olarak kaldı.. Bu uğraşa yakınen şahit olan ve zaman zaman da aktif bir biçimde içinde olan birisi olarak bu sürecin önemini vurgulamaya çalışıyorum. AK Parti “Muhafazakar Demokrasi”den söz etmekle kalmadı, bu kavramı, her kesimden uzmanlarla, bilim adamları ve siyasetçilerle tartıştı ve bu tartışmaları koskoca bir kitap haline getirdi. CHP, 6 temel ilkesinde hala demokrasiye bile yer veremezken, demokrasi havarisi kesilmesi bir anlam ifade etmez. CHP bir an önce geçmişiyle, özellikle de Cumhuriyeti kuran bir parti olmakla övünmeyi bırakıp, bugünü doğru yorumlayıp, yarının Türkiye’sinin nasıl şekillenmesi gerektiğine yoğunlaşıp, bugünün dünyasının somut gerçeklerini doğru tahlil ederek, buna göre çağdaş açılımlar ve somut projelerle seçmenin önüne çıkması gerekiyor. AK Parti karşıtlığına ya da salt Laik Cumhuriyet tehlikesine dayalı soyut söylemler yerine, gerçek anlamda bir laiklikle, her alanda demokratik açılımlarla ve hukukun üstünlüğüne dayalı sağlam bir yapıyla Cumhuriyeti taçlandırmak üzere yola çıkmalıdır. CHP yıllar boyu laiklik elden gidiyor diye diye, türbana karşı çıkarken, oy devşirme adına kara çarşafa rozet takarak çağdaş olamayacağı gibi iktidara da yürüyemez. Sayın Kılıçdaroğlu CHP’yi bir an önce iktidara taşımak istiyorsa, Türk siyaseti için çok önemli bir kavşak olan 2014 yılına kadar, radikal kararlara imza atması ve CHP’nin geçmişiyle övünme yerine, geleceğini şekillendirmeye odaklanması gerekir. Eğer CHP böyle bir dönüşümü gerçekleştirmek için yola çıkarsa, bu yaşta, ben bile, bütün gücümle CHP saflarında bir nefer olarak çalışmaya hazırım.