Sosyal yaşantının kişiler üzerindeki baskısı, yaşama koşullarının gün geçtikçe zorlaşması, kişilerin özel ve duygusal sorunları onları keyif verici maddeler kullanmaya itmektedir. Bugün toplum da en fazla kullanılan keyif verici maddelerden biri alkoldür. Alkolün ilk defa kim tarafından ve hangi yiyecekten elde edildiği bilinmemektedir. Fakat, şurası muhakkak ki alkol; binlerce yıldan beri insanların sosyal yaşantısında önemli bir rol oynamaktadır.
ALKOL NEDİR?
Kısaca alkol dediğimiz maddenin kimyasal adı etanol'dür. Etanol, maya denen tek hücreli bir canlının şekeri sindirmesi sonucu oluşur. Bu sindirim sonucu etanol (alkol) ve karbondioksit (gaz) açığa çıkar. Alkollü içkileri ilk olarak birbirinden ayıran mayanın yediği şekerin kaynağıdır. Eğer mayanın yediği şekerin kaynağı arpanın nişastası ise yapılan içki bira olur.Eğer mayanın yediği şekerin kaynağı üzüm suyu ise yapılan içki şarap olur.
ALKOLLÜ İÇECEKLERİN DEĞERLERİ
Beyaz şarap 80 cc (1 kadeh) 60 kkal 1 dilim ekmek
Kırmızı şarap 100 cc (1 kadeh) 75 kkal 2 porsiyon meyve
Şampanya 100cc 70 kkal 2 porsiyon meyve
Viski 100 cc ( 1 tek) 280 kkal 4 dilim ekmek
Rakı 50 cc ( 1 tek) 131 kkal 2 dilim ekmek
Bira 500 cc (1 kutu) 211 kkal 3 dilim ekmek
Votka 100 cc (1 kadeh) 231 kkal 3 dilim ekmek
Likör (%32 alkol) 25cc (1shut) 60 kkal 2 porsiyon meyve
ALKOLÜN VÜCUTTA KULLANIMI
Alkol kana, herhangi bir değişikliğe uğramadan direkt olarak karışır ve derhal okside olur. Alkolün kana karışması, mide ve barsaklardan emilimi ile olur. Alkol, mideden emilebilen birkaç maddeden biridir. Alınan alkolün % 30'u mideden, geri kalanı barsaktan emilir. Alkolün mideden emilimini, midede yiyecek bulunup bulunmaması, alkolün konsantrasyonu, alkollü içkinin tipi ve midenin boşalma zamanı etkiler. Midede yiyecek varsa, alkolün emilimi ve barsağa geçişi yavaşlar. Genellikle viski, cin, votka gibi alkol konsantrasyonu fazla olan içkiler çabuk, şarap daha yavaş, bira ise içinde bir kısım besin maddesi de bulunduğundan çok daha yavaş emilirler. Midede karbondioksit varsa emilim artar. Bazı içkiler böyledir. Örneğin, şampanyada karbondioksit vardır, bu yüzden diğer şaraplardan daha hızlı emilir. Alkolün oksidasyonu % 90-98 oranında karaciğerde olur. Vücuda alınan alkolün kilo başına saatte ortalama olarak % 6'sı dışarı atılır ve saatte kilo başına 10 gr okside edilebilir. Alkol uçucu olduğundan bir kısmı solunumla bir kısmı da idrarla dışarı atılır.
ALKOLÜN ZARARLI ETKİLERİ
Alkolün en önemli zararlı etkisi sinir sistemi üzerine olmakla beraber karaciğer ve kalp gibi organlara da etkisi vardır ve birçok besin maddesinin vücutta kullanılmasını azaltırken, bazı besin maddelerine olan ihtiyacı da arttırmaktadır. Devamlı alkol alan kişiler daha az yaşamaktadırlar. Yapılan istatistikler alkol alanların almayanlara oranla 12 sene daha az yaşadıklarını göstermektedir.
Pitüiter Beze Etkisi: Alkol alındığında fazla idrar yapma görülür. Fakat bu durum alkolün böbreğe değil, pitüiter beze etkisinden ileri gelir. Alkol pitüiter bezin antidiüretik etkisini baskıya alarak böbreğin daha fazla idrar yapmasına sebep olur.
Sinir Sistemine Etkisi: Alkolün en önemli etkisi beyin üzerinedir. Alkol kana karıştıktan 1-2 saniye sonra beyine gider. Esas olarak merkezî sinir sistemini baskıya almaktadır.
Karaciğere Etkisi: Karaciğerin normalde yaş ağırlığının %3-6 kadarını fosfolipidler, trigliseritler, yağ asitleri, kolesterin, kolesterin esterleri ve yağda eriyen vitaminler meydana getirir. Bunlar karaciğer içerisinde hücrelere iyice dağılmış durumdadırlar.
Karaciğerin alkolün toksik etkisinden korunması için protein dışında riboflavin, nikotinik asit, vitamin B6, folik asit, B 12 gibi vitaminlerin de yeteri kadar alınması gerekmektedir.
Uzun süre alkol alanlarda iki tip karaciğer hastalığı görülmektedir.
1. Akut Alkolik Hepatit: Bu hastalıktaki belirtiler, alkolün direkt toksik etkisine bağlı görülmektedir. İştahsızlık, zayıflama, bulantı, kusma ve karın ağrıları başlıca semptomlardır. Yağlanma akut alkolik hepatitte sık raslanan bir durumdur ve mallory cisimciklerinde görülür.
2. Alkolik Siroz: Alkolün sirozla ilgisi İsa’dan önceki çağlardan beri bilinmektedir. Alkol ve karaciğer sirozu arasındaki ilginin patojenisi halen tam anlamıyla aydınlanmış değildir. Fazla alkol alanlarda ergeç bir alkolik siroz teşekkül eder, fakat bu yine de alkolün miktarı ve beslenmeye bağlıdır, denmektedir. Alkolik sirozda, karaciğer hücreleri dejenerasyona uğrar. Karaciğer normalden büyüktür, mitokondrilerde şişme ve nötral yağların toplanması olur.
TAVSİYELER
Akol tüketimi esnasında bol miktarda su tüketin. Çünkü alkol diüretik etkisi yaparak sıvı kaybını arttırır. Sıvı elektrolit kaybını en aza indirebilmek için, her kadehinizden bir bardak su içmeye özen gösterin! Hem alkol oranının düşüklüğü hem de antioksidan etkisinden diğerlerine göre daha masum olan şarabı öncelikli olarak tercih edin. Alkol almadan 1-2 saat önce C vitamini almak, içkiyle beraber su tüketmek alkol atılımını hızlandırır. Her şey küçük adımlarla başlar.