ALANYA'NIN meşhur yaz bunaltıcılığının yavaş yavaş çekildiği bu günlerdeyiz. İlk yağmurun toprağa değmesiyle birlikte, o nemli, yapışkan sıcaklık yerini tatlı bir serinliğe bırakıyor.
Ekim ayının sonlarına doğru, yazın ‘fazlalık’ diye yanımıza almadığımız o hırka ya da kazak, gündüz vakti bile aranır oluyor.
Akşama doğru çöken serinlik, plaj kenarındaki hareketli gecelerin yerini, sıcacık evlerin huzurlu kucaklarına bırakmayı daha cazip kılıyor. Turistler çekilmiş, otellerin büyük bir kısmı kapılarını kapatmış durumda. Bu sakinlik, turizm çalışanları ve esnafı için 'ak akçe günlerinin' başladığı anlamına geliyor. Altı yedi ay süren o yorucu, hareketli tempo, yerini sakin ve yeni bir sezondan umutlu bir bekleyişe bırakıyor.
Ve her sezon öncesi olduğu gibi, o meşhur söylem yine dilden dile dolaşır: "Bu sezon turizm patlayacak!" Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir derler ama ne olursa olsun, umut iyidir. Zira 2025 özellikle turizm esnafı için maalesef beklenen parlaklığı veremeyen, oldukça zorlu bir sezon oldu.
Peki Alanya'da sadece turizm esnafı mı kazanamadı?
Elbette hayır.
İnşaat ve emlak sektörü, o eski parlak günleri özlemeyi bir kenara bırakın, "daha kötüsü ne olabilir?" diye kara kara düşündürmeye başladı. Hemen her köşe başında mantar gibi türeyen emlak dükkanları, önce 'Devren Kiralık' tabelalarını astı. Ardından, bir bir ofis malzemelerini evkurculara satarak kilit vurdu ve sessizce çekildi. Bu durum, sektördeki ani ve sert düşüşün en çıplak göstergesi.
Şimdi gelelim asıl soruya: Turizm esnafının her zaman taze tuttuğu "Bu yıl sezon patlayacak" umudu, emlak ve inşaat sektöründe de var mı?
Bence hayır.
Kimle konuşsam, cümleleri benzer bir karamsarlıkla bitiyor: "O iş bitti. Bir furyaydı ve maalesef iyi yönetilemedi. Bundan sonra o furyayı yeniden yakalamak, imkansızdan öte."
Turizm esnafı, doğası gereği her zaman bir sonraki misafire, bir sonraki sezona odaklıdır ve bu umutla ayakta kalır. Ancak emlak ve inşaat, bir 'fırsat' olarak görülen büyük bir dalganın sönümlenmesini yaşıyor. Yüksek girdi maliyetleri, doygunluk ve en önemlisi, alıcı kitlesinin çekilmesi, sektörü derin bir durgunluğa itti.
Alanya'nın geleceği, artık sadece denize ve güneşe bağlı değil. Sektörlerin birbiriyle olan karmaşık ve hassas dengeye ihtiyacı var. Turizm esnafı umutla beklerken, emlakçının kapısına kilit vurması, şehrin ekonomisinin tek bacağıyla seksekle yürüdüğünü gösteriyor.
Umarız bu kış, sadece toprağı değil, sektörleri de dinlendirir ve baharla birlikte gelen umut, sadece bir söylemden ibaret kalmaz. Zira bir şehrin canlılığı, esnafının yüzündeki gülümsemeden anlaşılır. Ve Alanya'nın gülümsemeye ihtiyacı var.
Esen kalın…