BUGÜNKÜ sorunlarımızın üstesinden gelebilmek için, bugün her zamankinden çok daha fazla akıllı olmaya ihtiyacımız var. Toplum olarak, sürekli akıllı olmaktan söz edip dururuz. Aslında, akıllı olmak derken, neyi kastettiğimizi net bir...
BUGÜNKÜ
sorunlarımızın üstesinden gelebilmek için, bugün her zamankinden çok daha fazla akıllı olmaya ihtiyacımız var.
Toplum olarak, sürekli akıllı olmaktan söz edip dururuz.
Aslında, akıllı olmak derken, neyi kastettiğimizi net bir biçimde ortaya koymamız gerekir.
Zira, akıllı olmak ne kadar önemliyse, o aklı nasıl ve hangi yönde kullandığımız da o kadar önemli.
Günümüzdeki soygun, vurgun, dolandırıcılık özellikle de terör gibi bir belanın hangi boyutlara tırmandığına baktığımızda, tüm bu rezilliklerin de bir aklın ürünü olduğunu görürüz.
Toplum olarak, her şeyden önce, barış içinde, kardeşçe, huzur içinde yaşamayı hedeflemeliyiz.
Böyle bir şeyi kim istemez?
İstemeyenlerin kimler olduğu ortada.
Kim bunlar?
Hangi konuda olursa olsun, toplumu kutuplaştırıp birbirine düşman ederek çatıştırmaya çalışan herkese kaygıyla bakmamızda yarar var.
Ne adına olursa olsun, bir kutbun marjinal savunuculuğuna soyunan herkes, bilerek ya da bilmeyerek toplumsal kutuplaşmaya ve çatışmaya çanak tutuyor demektir.
İşte, akıllı olmaya çalışırken, aklımızı da doğru kullanmanın yollarını aramalıyız.
Genelde gerçekçilikten uzaklaşıp, belli bir duygusallıkla hareket etmeye başlarsak, aklımızı doğru kullanmamız imkansızlaşır.
Öfke ile kalkıp zararla oturmamız bir yana, hiç de arzu etmediğimiz bir sürü felakete de çanak tutabiliriz.
Günümüz dünyasında, kimin kim olduğu ve kimin kime hizmet ettiği pek belli olmuyor.
Enformasyon ve dezenformasyon almış başını gidiyor.
Kimin doğru söylediği, kimin ne demek istediği pek belli değil.
Herkes birbirini karalamak ve suçlamakla meşgul.
Böylesine bulanık bir suda balık avlamak ve doğruyu bulmak pek kolay değil!