Son yıllarda, Antalya Akdeniz Üniversitesi, öğretim üyelerinin başarılı çalışmalarıyla bütün dikkatleri üzerlerine çekmiş durumdalar. Ulusal medyada, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin her gün bir başarısı gündeme gelmekte....
Son yıllarda, Antalya Akdeniz Üniversitesi, öğretim üyelerinin başarılı çalışmalarıyla bütün dikkatleri üzerlerine çekmiş durumdalar.
Ulusal medyada, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin her gün bir başarısı gündeme gelmekte.
Yıllardır özlemini çektiğimiz, üniversitelerimizin ve de üniversitelerdeki öğretim üyelerinin, rektör ve dekanlarının siyasi çıkışlar yerine bilime yoğunlaşmaları yönündeki arzumuz nihayet hayata geçmeye başladı.
Geçmişte, ideolojik çıkışlarıyla adından söz ettiren ve sürekli siyaset arenasında boğuşarak gündemde kalan beyinlerin önemli bir bölümü, bugün uzmanlık dallarında bir başarıya imza atamadılar ama, ya belediye başkanı ya da milletvekili olma uyanıklığını sergilediler.
CHP’nin en büyük handikabı da, bu militan kadroları meclise taşıması.
Yıllarca emek verdiğim, gençliğimin hatta olgunluk çağımın çok önemli bir bölümü olan yıllarımı adadığım CHP’nin bu denli muhafazakar, bu denli ittihatçı ve darbeci beyinleri, bürokrasi içindeki şovmenleri bir araya getirebileceğini aklımın ucundan geçirmezdim.
Rahmetli İsmet İnönü’ye karşı, yine rahmetli olan Ecevit’in başlattığı iktidar kavgası, tıpkı Türkiye’de on yılda bir darbe geleneği gibi CHP’de ve de CHP öncesi SHP‘de parti içi iktidar kavgası sürüp gidiyor.
Ecevit DSP’yi kurup CHP’den koptuktan sonra Deniz Baykal Ecevit’ten kurtuldum diye sevinirken, bu sefer de Erdal İnönü’nün gücü karşısında sürekli hezimete uğrama şanssızlığını yaşadı.
Baktı ki, SHP’yi ele geçiremeyecek, bu sefer de 1980 darbesiyle kapatılan CHP’yi yeniden açarak % 3 oranında bir oy almasına rağmen, SHP’nin Genel Başkanı Murat Karayalçın gibi bir siyasetçiyi ayağa getirip, SHP’yi kapatıp CHP’de birleşirken, iktidar ortağı olan koskoca SHP’yi ve Başbakan Yardımcısı konumunda bulunan Karayalçın’ı tasfiye ederek CHP’nin başına geçme başarısını gösterdi.
Baykal’lı CHP sürekli muhalefette kalıp, bir dönem de meclis dışında kalmasına rağmen, sayın Baykal, çok ince manevralarla Altan Öymen gibi birini Genel Başkan koltuğuna geçici bir süre oturttuktan sonra, yeniden partinin başına geçti.
Sayın Baykal, CHP’yi laik Cumhuriyet elden gidiyor diyerek şeriat tehlikesi yaygaralarıyla ayakta tutma başarısını gösterip % 10 barajının hep üstünde kaldı.
Sonra mı?
Sonrası ayağına dolaştı!
Kaset skandalı yüzünden partinin Genel Başkanlığı’ndan istifa etme yanlışını yaptı.
Neden yanlış diyorum?
Zira milletvekilliğinden de istifa etmesi gerekirdi.
İstifayı kasetten dolayı değil, zaten bizim toplum bu tür çapkınlıkları cezalandırma yerine genelde ödüllendirir.
Ben çapkınlığına bir şey demiyorum. Özellikle de 70 yaşın üzerinde olmasına rağmen çapkınlık yapabiliyorsa helal olsun ona.
Benim kızgınlığım, hatta kabullenemediğim, çapkınlık yaptığı kişiyi meclise taşıyıp milletvekili olmasını sağlamasıydı.
CHP’de şimdi ne oluyor?CHP Kemal Kılıçdaroğlu ile biraz kımıldanmaya başlamıştı ki, parti içinde koldtk sevdalılarıyla, parti küçük olsun ama benim olsun diye siyaset yapan beyinler yine atağa geçtiler.
Sonra ne mi olur?
Ne olacak, parti baraj altında kalana kadar bu kavga sürüp gider!