ADALET denilince ilk aklımıza devasa adalet sarayları gelir. Halkımız, adalet kelimesi ile öyle bütünleşmiş ki; kız – erkek ayırımı yapmadan çocuklarına bile adalet ismini koymuşlardır. Günde en az bir kere konuşma arasında bile adalet...

ADALET

denilince ilk aklımıza devasa adalet sarayları gelir. Halkımız, adalet kelimesi ile öyle bütünleşmiş ki; kız – erkek ayırımı yapmadan çocuklarına bile adalet ismini koymuşlardır. Günde en az bir kere konuşma arasında bile adalet kelimesini gayrı ihtiyari kullanır olmuşuz. Kısacası “adalet” içimizden biri olmuş.

İyi de bu “adalet” kelimesi asıl bize ne demek istiyor kısaca bir göz atalım.

Adalet; “adil”, yani “adil olmak” kelimesi ile ikiz kardeş gibilerdir. Adalet; toplumların, hiçbir ayırım gözetmeksizin barış içerisinde, “eşit paylaşım” “eşit muamele” esasına dayalı yaşam biçiminin temelini teşkil eden yazılı olan ve yazılı olmayan vicdani kurallar bütünüdür.

Kısaca adalet; yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması olarak özetlenebilir.

Ancak; adaletin yazılı kurallara bağlandığı çıkış noktası, halk iradesinin tecelli ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Asıl adalet burada sağlanmalıdır. Yürürlüğe konulan yasa maddeleri adil ve herkes için kabul edilebilir olmalıdır.

Adalet kelimesinden ne anladığımızı birkaç örnekle anlatmaya çalışayım. Vay be diyeceğinizden yüzde yüz eminim.

Diyelim ki; bir bayiden orijinal ambalajlı bir cep telefonu aldınız. Mağazadan çıkmadan kutuyu açtınız. Bir de baktınız ki telefon kırık. Hemen yetkiliye dönüp durumu bildiriyorsunuz. Şimdi sıkı durun. Hemen mevzuat yanı yürürlükteki yasa devreye giriyor. Tüm itirazlarınıza rağmen, yetkili size; “efendim bu ürünü yetkili servise göndermemiz gerekiyor. Servis yetkililerinin verecekleri rapor doğrultusunda işlem yapacağız” yanıtını alıyorsunuz. (Adalet 1)

Cinayetten ya da tecavüzden yargılanan birisi son duruşmaya tıraşlı, takım elbiseli gelip hakimin karşısında sessiz, sakin ve ya mahcup durduğunda, iyi halden ceza indirimi alıyor. (Adalet 2)

Bir hırsız kaçak elektrik kullanıyor ve sistemde kw açığı çıkıyor. Bir yasa maddesine göre hırsızı tespit etmek ve yakalamak o kurum yetkililerinin, cezalandırmak da yargıçların görevi olmasına rağmen, başka bir yasa ise; çalınan toplam elektrik bedelinin dürüst abonelerin faturalarına paylaştırılarak tahsil edilmesini emrediyor. (Adalet. 3)

Yüksek yargı; “bankalar kredi kartlarından yıllık ücret, kullandırdıkları kredilerden dosya bedeli alamazlar” diye hüküm veriyor. Devleti yönetenler, yani hükümet; hemen bir yasa çıkartarak bu tür yasal olmayan kesintileri yasal hale getiriyor. (Adalet 4)

Bir Suriyeli; ülkesinde çıkan kargaşadan ya da savaştan kaçıp sana gelip sığınma istiyor. Kabul ediyorsun ve aynı zamanda her türlü sosyal haklardan yararlanmasının yanı sıra, yıllarca dirsek çürütüp istikbal peşinde koşan ve sayısız sınavlardan da başarıyla çıkan öz vatandaşlarına tanımadığın ayrıcalıkları tanıyor, dilediği okula sınavsız girmesini sağlıyor ve bir de üstelik geçimini sağlayacak aylık maaş veriyorsun. (Adalet 5)

Devlet ihale kanunu kısa zaman aralığında onlarca defa değiştiriliyor ve her değişiklikten sonra belli şirketlerin dışında kimse ihale alamıyor. (Adalet 6)

Fakültelerin öğretim görevlileri rektör adayları gizli oylama ile belirleniyor ve adayları aldıkları oy sayıları ile birlikte liste halinde atama makamına gönderiliyor. Atama makamı; adaylar arasından sadece bir oy alanı rektör olarak atayabiliyor. (Adalet 7)

Haklarında somut delil olmasa da; düzmece delillerle dürüst insanlar yıllarca hapis cezası alıyor. Bir süre sonra bu insanların masum olduğu ortaya çıkıyor. Fakat; görevlerine dahi iade edilmeyip, toplum nezdinde uğradıkları suçlu imajını ortadan kaldıracak bir girişim dahi yapılmıyor. (Adalet 8)

Denetimleri devlet kurumları tarafından yapılan ve ulusal yayın yapan çoğu televizyon kanallarında hala insan sağlığını son derece tehdit eden her türlü merdiven altı ürünler haraç mezat satılıyor. Bunlara mani olmak yerine, “vatandaşın gözü yok mu? Almasın” deniliyor. (Adalet 9)

Değerli okuyucularım; sizlere hayatımızın değişik kademelerinden sadece birer örnek verdim. Yazmak istediğim öyleleri var ki; çocuk tecavüzleri, çocuk gelinler, tacize veya tecavüze uğrayan, katledilen koruyamadığımız kadınlar. Her gün gözünüzün içine bakarak ağız dolusu yapılan hakaretler, suçlamalar. Vs.

İşte sizlere bir adalet tablosu çizmeye çalıştım. İster beğenirsiniz, ister beğenmezsiniz.

Son söz olarak; adalet, eğitimle, kültürle, doymuşlukla ve en önemlisi vicdanla bütünleşmez ise, o adalet hep yalnızdır ve ne yapacağı belli değildir.

Saygılarımla.