Ülkemiz, 23 Ekim'de Van ve Erciş'te meydana gelen 7.2'lik depremle cebelleşirken ardından 5.6 şiddetindeki depremle de büyük bir sarsıntı geçirdi. Van ve Erciş'te halk çadırlarda ve az da olsa diğer barınma mekanlarında...

Ülkemiz, 23 Ekim'de Van ve Erciş'te meydana gelen 7.2'lik depremle cebelleşirken ardından 5.6 şiddetindeki depremle de büyük bir sarsıntı geçirdi. Van ve Erciş'te halk çadırlarda ve az da olsa diğer barınma mekanlarında yaşam kavgası veriyor. Devlet, millet el ele vererek felaketzedelere yardım için çok özverili bir çalışma yapmaktadırlar. Askerlerimiz, polislerimiz bu insanlara kucak açmış var güçleri ile yardımlarına koşuyorlar. Bu afet Allah’tan gelen bir felakettir, bu hususta hiç kimsenin bir şey diyeceği olamaz, olmamalıdır da. Bir diğer husus da, havaların soğuduğu, kar yağışının gittikçe arttığı ve halkın bir de soğukla uğraş verdiği acı gerçeğidir. Yurdun batısından, doğusundan, kuzeyinden, güneyinden yardım TIR'ları Van’a ve Erciş’e yardım malzemelerini taşımaktadır. Hal böyle iken, kendilerini Kürtlerin hamisi sayan, seçimlerde oylarını alarak milletvekili seçilen kişiler ortalarda görülmüyorlar. Bakıyorsunuz, öldürülen bir teröristin cenazesinde bulunup ailesine taziyede bulunuyorlar. Son örnek mi dersiniz, Kocaeli'nde belediyeye ait Kartepe deniz otobüsünü kaçırmak için kaptanı rehin alan ve gemiyi 13 saat Körfez'de ve Marmara'da dolaştıran terörist Diyarbakır/Lice nüfusuna kayıtlı Mensur Güzel, çok planlı bir operasyonla öldürülerek yolcular ve mürettebat kurtarıldı. Ölüsünü almak üzere annesi İstanbul’a geldi. Ölünün morgtan alınışı ve ambulansa konuluşu sırasında başlarında BDP Milletvekili Sebahat Tuncel olduğu halde binlerce kandırılmış hainler “intikam” çığlıkları atarak gösteri yapmaktadırlar. Sabahat Tuncel, teröristin üzerinde patlamaya hazır, tahrip gücü yüksek, patlatıldığı halde geminin tamamen parçalanacağını ve içindekilerin hepsinin öleceğini düşünmeden, teröristin öldürülmesinin güzel olmadığını söylemek utanmazlığını göstermiştir. Gerçekten bunların Van ve Erciş depremi ve ora halkı ile en küçük bir ilgilerinin olmadığı böylece açığa çıkmış olmuyor mu? Dahası, Adana/Ceyhan'da iki terörist bulundukları mekanda bomba hazırlığı yaparken, bomba ellerinde patladı ve ikisi de yok olup cehenneme doğru yol aldılar. Çünkü, insanın kendisini öldürmesi büyük günahtandır ve cezası ebediyen cehennemde yanmaktır. Bu iki hain kim bilir, nerede, nasıl bir eylem yaparak kaç kişiyi öldürmeyi planlıyorlardı. Keza Adana’da beyaz zehir kaçakçıları bu zehirleri kaçırabilmek için para ile çocukları kandırıp, eylem yaptırarak emellerine nail olacaklardı ama polisimiz bu hainlerin tuzağını da bozdu ve hepsini zehirleri beraber yakaladı. Bu zehirlerin, PKK'nın finans kaynağı olduğunu Mısır'daki sağır sultan bile duymuş bulunuyor. 2011 yılı içinde yurt genelinde 50 ton gibi büyük bir beyaz zehir yakalanıp imha edildi.Bu zehirler nerede pazarlanıyordu? Almanya'da, Fransa'da, Hollanda'da ve diğer AB ülkelerindeki genç nesle arz ediliyordu. Onlar ne yapıyor? Bu teröristlere kucak açıyor ve koruyorlar. Her ne ise konumuza dönelim. Türk milleti Kürt kardeşleri için canla, başla çalıştığı ve hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığı halde bu hainler hala kötü emelleri için her türlü melaneti mübah saymakta kesinlikle Van ve Erciş’te soğukta kıvranan garibanlara en ufak bir ilgi duymamaktadırlar. PKK'nın “Riski az, etkisi büyük eylem yapınız” talimatına uygun olarak yurt genelinde eylem hazırlığında bulunuyorlar. Kocaeli deniz otobüsünün kaçırılma eylemi de bu talimat uyarınca yapıldığını söylemek için kahin olmağa lüzum yoktur.
Elbette bu kara günlerde geçecek ve bu millet hak ettiği mutluluğa kavuşacaktır. Yeter ki birlik olalım, beraber olalım, kötü günde de iyi günde de birbirimizin elinden tutalım. Bu gün, ülkelerinde teröristleri besleyen, onlara kucak açan devletler ile memleketimizi ve halkımızı rahatsız eden PKK terör örgütü ile o örgütü kınayamayanların acaba yüzleri kızaracak mı? Sanmıyorum, çünkü onlarda kızaracak yüz yoktur diyor ve bu melunlardan bir an evvel kurtulmanın stratejisini belirleyelim.