HAYATIN amacını düşündü kadın ıssız bir sokağı aydınlatan ufak bir lambaya bakarak. Ufacık bir lamba geceyi aydınlatmak için kâfiydi. Peki dedi içindeki diğer kadın, içimizdeki karanlığı aydınlatmanın yolu nedir? Durdu ve düşündü......
HAYATIN
amacını düşündü kadın ıssız bir sokağı aydınlatan ufak bir lambaya bakarak. Ufacık bir lamba geceyi aydınlatmak için kâfiydi. Peki dedi içindeki diğer kadın, içimizdeki karanlığı aydınlatmanın yolu nedir? Durdu ve düşündü...
Amaç dedi karanlığın karanlık olmasında da bir neden var. Peki, bunu görebiliyor musun? Nedensiz değildi hayat. Neden var olduğumuz ve nereye gitmek istediğimiz kim olduğumuz ve olmadığımız. Bir sürü soru yüzlerce cevap. Hayatın amacı hakkında emin olduğu tek şey dünyayı kasıp kavuran paranın olmadığıydı. Para sadece bir ihtiyaçtı. Temel gereksinimleri karşılamak, yardım etmek ve daha güzel vakit geçirmek için belki daha iyi bir şey içmek için. Yeterli miktarda. Hayatın asıl amacına geldi kadın.
MERHAMET. Merhamet tüm dinler, tüm siyasiler, tüm gruplar her şeyin temelinde gelmediği sürece dünya kötüleşmeye devam edecekti. Acımasızlık, kin nefret ve verilen savaşları yok etmek mümkün değildi. Nasıl yok edilebilirdi? Kendiyle savaşı bitmemiş bir insanın dünyaya savaş açması. İyi bir oyun olabilirdi ama perde kapandığı zaman bir daha kimsenin aklında kalmayacak bir oyun. O yüzden diğer tarafa geçti. İyilik beslemeyi ve yetiştirmeyi seçti. Gün bitince hepimiz için bitince geriye kalan o yastığa başını koyduğun an iyi kileri her gecenin sabahında arttırarak uyanmaktı amaç. Böyle sabahlarınız sabahlarımız olsun. Çay yudumlarken bergamot kokusunu içine çekmekten zevk aldığımız kahvaltılarımız olsun. Korkmayın, isteyin ve çalışın. Her yol mutlaka bir gün sizin içinde açılacaktır.