KUŞLAR, kondukları dalın kırılmasından korkmazlar; çünkü güvendikleri dal değil, kendi kanatlarıdır. Hayat ne garip, öyle değil mi? Hiç düşündünüz mü, pek çok hayatın -isteyerek veya istemeyerek- bastırılmış bir kimlik ardına...

KUŞLAR

, kondukları dalın kırılmasından korkmazlar; çünkü güvendikleri dal değil, kendi kanatlarıdır. Hayat ne garip, öyle değil mi? Hiç düşündünüz mü, pek çok hayatın -isteyerek veya istemeyerek- bastırılmış bir kimlik ardına saklanmış olabileceğini, Güçlü ama aynı zamanda da korkak bir çehre gibi bir kenarda sessiz sedasız öylece kalakaldığını, “Diğerleriyle örülü” bir duvar içerisinde hapsolduğunu ya da hapsolmaya zorlandığını? Hiç anlamıyorum, nedense bana çok tuhaf geliyor, kişilerin “ben” in dışında kalan ve “diğerleri” diye adlandırılan kimselerin hal, hareket ve düşüncelerine göre ömürlerini şekillendirmeye çalışmaları... ‘Diğerleri ne der, acaba’larla geçip giden şu kısacık ömür de kaybedilen en önemli şeyin “zaman” olduğunu hangi birimiz tam anlamıyla biliyoruz, yaşıyoruz dersiniz?

Evet, soruyorum.

Lütfen, arkanıza yaslanın ve

Sorun kendinize: “Hiç düşündüm mü? diye.

Olumlu veya olumsuz eleştiriler ile bağdaştırılan “Diğerleri” kavramı… Hayatınız boyu herkes sizi sevecek, sizi beğenecek, sizi takdir edecek, sizi en tepelere çıkaracak diye bir kural yok. Diğerlerinin düşünceleri sizin, hedeflerinizin, düşüncelerinizin dahası hayatınızın asla önüne geçmemeli. Elbette ki yapıcı eleştiriler, öneriler dikkate alınmalıdır; lakin bunun tam tersi olan olumsuz bir eleştiride yıkılabilme dayanıksızlığına karşıyım, ben! Yapmayın. Evet, bunu yapmayın kendinize… O düşünceler veya kişiler, yalnız ve yalnızca sizin yol haritanıza ışık tutan kılavuz olabilirler; unutmayın, bu yolda kaptan sizsiniz. İstikamet, sizin emrinizde… Dileğiniz rotayı, dilediğiniz gibi, dilediğiniz şekilde yönlendirerek çizebilme gücü sizin elinizde... O halde ne diye takıyorsunuz kafanıza? Ali şunu demiş, Ayşe şunu söylemiş, Veli zaten beni hiç takdir etmez…

Çok mu önemli yani?

Çok mu gerekli?

Umrunuz dışına atın bazen, bazı şeyleri…

Görmeyin, duymayın, bilmeyin.

Vakit yaradan tarafından bahşedilen efsanevi bir güç! Düşünsenize bir mezarlıkta yatanları… Yeniden dünyaya dönebilme şansları olsaydı…

Neleri değiştirmek istemezlerdi ki!?

Kim bilir…

Oturacağınız bir koltuk, okuyacağınız bir kitap, içecek sımsıcak bir çayınız, sohbetine doyum olmayan dostlarınız varsa ve de sağlıklıysanız; zenginliğinizin tadını çıkarmalısınız. Keyifli günler!