Ülkemizin bütünlüğü ve birliği açısından, ekonomik kalkınmanın ne denli önemli olduğu konusunda ülke olarak hem fikir olduk. Doğu illerimizin de kalkınabilmesini sağlamak amacı ile adımlar attık, bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi...
Ülkemizin bütünlüğü ve birliği açısından, ekonomik kalkınmanın ne denli önemli olduğu konusunda ülke olarak hem fikir olduk. Doğu illerimizin de kalkınabilmesini sağlamak amacı ile adımlar attık, bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi için yatırımlar yaptık.
Yapılan barajlara, inşaatlara saldırıldı…
Araçlar yakıldı…
Karayolları kapatıldı…
Böyle olmaz, bu işi çözelim dedik. Neye göre belirlediğimizi bile anlayamadığımız “akil insanlar’’ belirledik. Silahlar sussun, anneler ağlamasın istedik. Ülkede huzur olsun, istikrar sağlansın diyerek, akiller ile akil olduk; bölge bölge gezdik lakin huzursuzluğu bir türlü çözemedik.
Artan terör olayları, güvensizlik ortamı, belirsizlikler derken olan ekonomimize oldu. Sanayi sektöründe geriledik, üretim seviyemiz düştü, 2015 yılı turizm gelirleri bir önceki yıla kıyasla % 9 oranında azaldı. Akillere döndük yüzümüzü; çözüm için önce ‘’SİYASİ İSTİKRAR’’ dediler…
Seçim dönemi geldi çattı. Binlerce senaryo dinledik, asgari ücret düzeyi bir indi, bir çıktı, bizler seyrettik. Kredi notumuz yükseldi, terör bitti, silahlar bırakıldı dediler inanmayı çok istedik. Tatilimizi yarıda kesip, sandık başına koştuk… Denize düşen yılana sarılırmış derler, bizler ise kurulu düzenin gidişatından bunalmışken, neye sarılacağımızı şaşırdık ve seçimi sonlandırdık. Siyasi istikrar sağlayamadık belki ama hakkını da yemeyelim; enteresan bir seçim tablosu ortaya çıkardık…
Bizler her gün; hükümet kuruldu, kurulacak diye beklerken, dolar yükseldi, Türk Lirası değer kaybetti, ekonomimiz ezildi, büzüldü… Unutmadan, bir de sözüm ona 400 milletvekili sayısı tamamlanamadığı için (!) terör olayları da aldı başını gitti. Zavallı ekonomimiz; yara bere içerisinde öylece kalakaldı. Yüzümüzü yine akillere çevirerek, çözümü soracaktık ki bu kez ortada, sorumuza yanıt verebilecek akil de bulamadık. Kimi Bodrum sahilinde turizmi kurtarmaya çalışırken, kimi olanı biteni yurtdışından izlemeyi tercih etti. Kimi ise yatak döşek hastaydı ki bizler bu duruma Milli Bayram ve kutlamalardan alışkındık… YOKLARDI!
Sonuca gelecek olursak; bir türlü istikrarı sağlayamadığımız siyasetimiz, yine bir hengâmenin, kargaşanın ve belirsizliğin tam ortasına düştü. Şimdi tekrar yeni bir seçim sürecine giriyoruz. Üstelik bu sefer, geçim sıkıntısı ve sıklaşan terör saldırıları sebebi ile bıçak kemiğe dayandı. Sabır sınırlarımız çoktan aşıldı! Bu noktada yaşanan nahoş olaylar için bir suçlu aramak, kanaatimce yersiz. Keza, siyasi belirsizlikler ve süregelen istikrarsızlıklar sebebi ile sürekli kan kaybeden turizm sektörünün; şehitlerimiz için gözyaşı döküldü, ateşler saçıldı, çeşitli yerlere şanlı bayrağımız asıldı diye ölmediğini hepimiz biliyoruz! Belki de bir suçlu aramak yerine, sorularımızı yanıtlayabilecek AKİL İNSANLAR aramalıyız.
Ya da en doğrusu; ülke huzurumuzu, refah düzeyimizi ve siyasi istikrarımızı olduğu gibi ekonomimizi de kurtaracak yeni akiller bulmalıyız!