TURİZM, yerli ve yabancı gezgin ve turistlere hizmet üreten bir sanayi dalıdır. 'Bacasız sanayi” olarak da adlandırılır. Turizm, ülke ekonomisine ödemeler dengesine net döviz geliri sağlamak kaydıyla katkıda bulunur. Bir başka deyimle...
TURİZM
, yerli ve yabancı gezgin ve turistlere hizmet üreten bir sanayi dalıdır. “Bacasız sanayi” olarak da adlandırılır. Turizm, ülke ekonomisine ödemeler dengesine net döviz geliri sağlamak kaydıyla katkıda bulunur. Bir başka deyimle turizmin döviz geliri sağlaması o ülkeye giriş ve çıkışlar sonucu net döviz kazancı olmasına bağlıdır. Turizm hareketleri, turistik bölgelerde iktisadi faaliyetleri ve gelir dolaşımını hızlandırır. Emek yoğun bir sektör olması sebebiyle de istihdam imkânları ortaya çıkar.
Bu tanımdan yola çıkarak bu önemli sanayi kolunu ayakta tutmak ve yeniden yapılanmasını sağlamak için ülkemiz siyasetinin Avrasya’ya yönelme gerekliliği kapı gibi karşımıza çıkmaktadır. Dengeli bir turizm politikamızın ve pazarlama stratejimizin olmamasının sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. Tek ülkeyi yada bölgeyi hedef kitle olarak belirlememiz dış politika dengesizliklerden ötürü ciddi sorunlar yarattığı ortadadır. Bu nedenden ötürü ülkemizin Avrasya’ya yönelmesi turizm sektörü açısından zorunluluk haline gelmiştir. Birileri için bu dengeleyici unsur günümüzde gereksiz, belki hayal gibi görünse de önümüzdeki bir iki yıl içerisinde bu gerçek karşımızda çıkacaktır. Bu geçiş sürecini turizmdeki yapısal sorunları da çözmek için de fırsat olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kim ne derse desin, yıllardır turizm politikalarındaki yanlış uygulamalar, günümüzde dış siyasetimizdeki yaptığımız hayati hatalarla birleşince bugünkü tablo ortaya çıkmıştır. Turizm çeşitlendirmesini gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Ülkemizi tanımasına fırsat vermediğimiz yabancı konuklar, dolayısıyla bölgemiz insanları ve esnafı ile de iletişim kuramamış olmaktadır. Ucuz turizm ve kalitesiz işgücü teşvik edilmektedir. Bu da günü kurtarmak adına sektörün geleceğini yok etmektedir. Dünyada örnekler olduğu gibi, ülkemiz ve yöremize özgün daha nitelikli hizmet veren, yatırımcısının yüzünü güldüren sistemler geliştirilmelidir. Orta vadede kaliteli iş gücü yaratmaya yönelik önlemler alınmalıdır. Yaşadığımız en büyük sıkıntılardan biri de, turizmle uğraşan vatandaşın turiste bakış açısıdır. İmitasyon ürünlerin satışı, sağlık koşullarına uygun olmayan yiyeceklerin kullanımı, bazı işyerlerinin turiste yaklaşımındaki olumsuzluklar, bölgemizin tanınmasında olumsuz etkileri olmaktadır. Bunun önüne geçmek için turizmle uğraşan tüm vatandaşların yaptıkları iş kollarına göre sertifikasyon programlarına tabi tutularak bilinç düzeylerinin artırılması gerekmektedir. Bu anlattığımız sorunlar silsilesi bize şunu göstermektedir. Turizm alanında uğraşan yaklaşık 60 sektör ayrı ayrı kendi çalmakta ve kendi oynamaktadır. Bu iş kollarının bağlı bulunduğu örgütlenmelerde kendi aralarında bir türlü buluşup ortak mücadele kararlılığını ortaya koymamaktadır. Bu örgütlenmelerimiz bir çoğu kendi aralarında rekabet halindeler. Sen yaptın ben yaptım, ben daha iyiyim sen daha neysin tavrıyla sıkıntıların çözümüne değil derinleşmesine neden olmaktadırlar. Buradan öncelikle bu örgütlerimiz olmak üzere otelcimize, esnafımıza, üreticimize sesleniyoruz. Hepiniz doğrusunuz ama hep birlikte dosdoğrusunuz. Varacağımız noktaya ulaşabilmeniz ve sorunlarımızı çözebilmemiz topyekûn beraber hareket etmekten geçmektedir.
Kısır tartışmaları bırakalım. Asıl hepimiz şuna bakalım. Başta Suriye, Rusya, Irak ve diğer komşu ülkelerle bozulan ilişkilerimiz, günü kurtarmak için yapılan bazı girişimlerle düzeltilemez. Turizmin en can alıcı noktası bölge güvenliğidir. İnsanlar güvendikleri bölgelere seyahat etmek isterler. AB ve ABD’nin dayattığı dış siyasi anlayışı derhal terk edilmelidir. Ülkemiz, günümüzde yönünü Avrasya’ya çevirmiştir. Bu yönde atılan adımlarda daha kararlı daha hızlı davranılmalıdır. Bölgemizin turizme ve yaş sebze tarımına dayalı ekonomisi, savaş tamtamlarının çaldığı bir ortamda ne yapacağını bilmez halde yalpalayarak bir çıkış yolu aramaktadır. Zaman daralmakta, beklenen canlılık yerine durgunluk, hatta yok olmalar kendini göstermektedir. Rusya ile atılan adımlar olumludur. Ama sezona hazırlanmaya başladığımız bugünlerde daha hızlı davranılmalıdır. ABD’nin siyasi ve ekonomik baskıları ile AKP iktidarının komşularımızla yürüttüğü yanlış dış politika ülke ekonomisini yangın yerine döndürmüştür. Yapılması gereken, bozulan ilişkilerimizin düzeltilmesi girişimlerinde milli çıkarlarımız doğrultusunda zaman kaybedilmemelidir. Bu doğrultuda hükümete eldeki bütün araçlarla baskı yapıp bu yönde adımlar atması sağlanmalıdır. Buradan tekrar söylüyoruz. Kafamızı kuma gömerek bir yere varmamız mümkün değildir. Derhal ve acilen konuyla ilişkili yatırımcılar, sektör çalışanlarının temsilcileri, konuya hâkim akademisyenler ve ekonomistlerin bir araya getirildiği, bölge turizminin sorunlarının tartışılıp çözüm yollarının arandığı turizm sorunları sempozyumları toplanmalıdır. Alınan kararlar acilen hayata geçirilmelidir. Vatan Partisi bu konuda milli yatırımcıların her türlü girişimine katkı sunmaya hazırdır. Var mısınız?