ALANYA'MIZ içinden çıkılmaz sorunlarının arttığı süreçleri yaşarken rakamları önümüze koyan dayatmalardan başka bir şey konuşturulmadığını görüyoruz diyerek başladığımız yazı dizimizin ilk bölümünü Devleti ve belediyelerimizi...
ALANYA'MIZ
içinden çıkılmaz sorunlarının arttığı süreçleri yaşarken rakamları önümüze koyan dayatmalardan başka bir şey konuşturulmadığını görüyoruz diyerek başladığımız yazı dizimizin ilk bölümünü Devleti ve belediyelerimizi mafyanın ve tarikatların elinden kurtarmalıyız. Devlet milletin, Belediyeler halkındır! Özgürleşmenin ilk şartı budur diyerek bitirmiştik “Olması gereken ne?” diye soruyoruz. Bunla ilgili köşemiz elverdikçe üç yazıdan oluşan dizinin ikincisini sizlerle paylaşıyorum…Kaçıran okurlarımız yazının ilk bölümünü www.yenialanya.com/profil/251/evren-kurtoglu adresinden okuyabilirler.
Şöyle devam edelim.
Yurttaşlarımız kadını ve erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle sokakta, parkta, bahçede, kıyıda, gezide, eğlence yerlerinde ve alanlarda eşleriyle, çocuklarıyla, dostlarıyla, sevdikleriyle barış ve huzur içinde el ele, gönül gönüle yaşamalıdır.
Kentlerimizde ve semtlerimizde Özgürlük Meydanları oluşturulmalı, Özgürlük kürsüleri kurulmalı.
Yurttaşlar görüşlerini sözle, yazıyla, müzikle, resimle, afişle ve her olanağı değerlendirerek açıklayacakları ve barış içinde tartışacakları ortamlar oluşturulmalı.
Halk Belediyesi anlayışıyla, Köy ve Mahalle Meclislerine, demokratik kitle örgütlerine, sendikalara, meslek kuruluşlarına, kadın ve gençlik örgütlerine, toplum girişimlerine, kültür, sanat, eğlence ve eğitim kurumlarına radyo, gazete, dergi ve televizyonla yayın olanakları sağlamalı. Bu amaçla Kent televizyonları desteklenmeli, geliştirilmeli.
Mahallelerde ve alanlarda yurttaşlarımızın görüş, öneri ve eleştirilerini özgürce açıklamaları için Duvar Gazetesi olanakları sağlanmalı. Bu duvarlara yurttaşlar afişlerini, ilanlarını, resimlerini ve yazılarını özgürce ve parasız olarak asmalı.
Mahallenin hayat kaynağı ise kadınlardır ve gençlerdir.
Mahallenin kültür, spor, sanat ve eğlence hayatı Halkevleriyle geliştirilmeli ve kurumlaştırılmalı.
Kadınların ve gençlerin toplum ve siyaset hayatına etkin ve önder katılımı, belediye hizmetinin başarı ölçüsüdür.
Mafyanın kölesi değiliz, çağdaş yurttaşız. Cemaat şeyhlerinin müridi değiliz, Cumhuriyet yurttaşıyız.
Devleti ve belediyeleri mafyaların ve tarikatların pençesinden kurtarılmalı.
Şuna bakalım. Serbest piyasada kent manzarası şöyledir.
Üst üste kibrit kutuları gibi yığılmış binalar, güneş görmeyen sokaklar, penceresinden beş metre ötesi gene duvar olan evlerin iç içe girdiği mahalleler, açıkta akan lağım dereleri, tarihsel ve kültürel zenginliklerimizin çöplük içindeki yıkıntıları: Kamu yararını değil, bireysel kârı esas alan kent manzaraları bunlardır.
Ferah kent anlayışı nasıl olmalı. Ona bakalım.
Serbest piyasanın ve rantçılığın yol açtığı hastalıklı kent yapısını planlı ve köktenci uygulamalarla değiştirilmeli; insanı, toplumu ve doğayı gözeten, halkçı kent projelerini ve imar planları yürürlüğe konmalı.
Köyler ve küçük yerleşim birimleri çekici hale getirilerek merkeze yığılma önlenmeli.
Verimli tarım topraklarında sanayi kurulmasına ve betonlaşmaya izin verilmemeli. Kentler ve sanayi merkezleri tarıma elverişsiz topraklarda kurulmalı.
Ayrıntılara girdiğimiz yazımızın 2. bölümünü de bunla bağlayalım…
Hedef, insan ilişkilerinin zengin ve toplumsal dayanışmanın güçlü olduğu, doğayla iç içe, toplumsal hizmetlerin halka kolayca götürülebildiği, kültür ve sanat hayatı canlı, halkın siyasal hayata katılma olanaklarının geliştiği, doğrudan demokrasi uygulamalarına elverişli, ferah kent ve uydu kentler oluşturmak olmalı.
OK