Ne hikmetse her Ramazan ayında ülkemizde dünyanın başka ülkeleri için yardım çağrıları yapılır. Her yıl bir gerekçe ve sebep vardır. Geçmiş yıllara şöyle bir göz atalım, ülkemizden giden yardımlara... 2004- Afganistan'a yardım...

Ne hikmetse her Ramazan ayında ülkemizde dünyanın başka ülkeleri için yardım çağrıları yapılır. Her yıl bir gerekçe ve sebep vardır.
Geçmiş yıllara şöyle bir göz atalım, ülkemizden giden yardımlara...
2004- Afganistan’a yardım
2006- Gazze ve Batı Şeria’ya yardım
2007- Çeçen mültecilere yardım (Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği yok mu?)
2009- Darfur’a yardım
2010- Pakistan’a yardım.
2011- Somali‘ye yardım…
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum bu işler hep Ramazan yaklaşınca ortaya çıkar.
İnsanların vicdanları esir alınır, duygu sömürüsü yapılır.
Sahi dünyanın anlı şanlı kuruluşları var. Birleşmiş Milletler ve UNICEF gibi…
Asli işleri bu işlerle ilgilenmek olan kuruluşlar üzerlerine vazife olmayan ne kadar iş varsa onlarla ilgilenirler… Kaynaklarını süper güçlerin istediği gereksiz projelere harcarlar.
Somali meselesi yıllardır vardır. Yardım çözüm değildir. Eğer gerçekten faydalı olunacaksa işin özüne vakıf olunmalıdır. Somali IMF’nin uyguladığı politikalar yüzünden bu haldedir. O coğrafyadaki iklim değişikleri için ne yapılmıştır. Koca bir hiç.
İnsanlara “balık vermeyin, balık tutmayı öğretin” denilir iktisatta…
Balık deyince aklıma geldi. Peki kuraklık var anladık. Denizler de mi kurudu? Ülkenin her yanı deniz ve balık kaynıyor. Neden balık yedirilmiyor halka, çünkü onlara göre balık yemek günah… Bu durum gelişmiş dünyanın da hoşuna gidiyor belki… Neden mi çünkü “daima et yiyenler otyiyenleri yönetmişlerdir”… Önce bu bağnazlığı yenecek din adamları gönderin oralara…
Sonra dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Kadınlara soruyorlar hepsinin en az sekiz on çocuğu var. Ne demek bu çünkü dini olarak aile planlaması yasaktır. Bu nasıl bir dindir ki bakamayacağın çocukları dünyaya getirt ve açlıktan ve hastalıktan öldürt. Ben Allah’ın gönderdiği kitapta böyle bir şeye rastlamadım. Yazıklar olsun bunu din adına yapan ve yaptıranlara…
Evet, herkesten ayni ve nakdi yardım isteyeceklerine önce kendilerini gözden geçirsinler. Sana ne lazım sekiz on çocuk zorunuz ne, hem Müslümansınız hem su yok kuraklık var, ev ocak yok ne aralık fırsat bularak sekiz on çocuk yapıyorsunuz pes doğrusu...
Peki bu doğurdukları çocuklar nemi oluyor. Şimdiden bazıları oralara gitmişler bile hastane ve sağlık yardımı adı altında ne için mi? Zengin dünya yaşlandı. O beş yaşına gelmeden ölen ve ölmek üzere olan çocuklar, zenginlerin “Organ Tarlası”dır. Tazecik bedenlerdeki organlara ulaşmaları çok kolay hem de bedava…
Sağlık yardımı adı altında oraya gidenlerin çoğu her zaman olduğu gibi organ peşindedirler. Yani cehalet ve işbirlikçilik daima emperyalizmin emrine amadedir.
Ben bu yardımların yerine ulaşacağına da inanmıyorum. Paranın yüzü sıcaktır onu toplayanların sicilleri hiç temiz değildir. Daha önceki marifetleri dün gibi aklımızda…
Halkımız ne yapsın bütün bunlar aklından geçiyordur ama mecburen katılmak zorunda bazen mahalle baskısı ve duygu sömürüsü… İşte böyle anneannem “Taşıma suyla değirmen dönmez kızım” derdi. Yardımlarla nereye kadar...
Biz ne yapalım biliyor musunuz her Ramazan sorunlu olan bir meselemize bütün yardımlarımızı ve bağışlarımızı yapalım. Yani bir sorunu kökten çözelim. Yapılan yardımları da şeffaf olarak inceleyelim. Ülkemizin sorunlarını bir bir çözelim. Demem odur ki önce kendi ülkemize harcayalım. Kaynaklarımızı israf etmeyelim.