Muz mucize bir meyve, hem kokusu, hem tadıyla. Neredeyse sevmeyeni yok gibidir. Çocukların en çok sevdiği ve en kolay yediği meyve. İnsanların günde ortalama iki muz yiyerek kazanacağı şeyleri şöyle açıklıyor uzmanlar:
Muz mucize bir meyve, hem kokusu, hem tadıyla.Neredeyse sevmeyeni yok gibidir. Çocukların en çok sevdiği ve en kolay yediği meyve.İnsanların günde ortalama iki muz yiyerek kazanacağı şeyleri şöyle açıklıyor uzmanlar:"Kalbin ritmini düzenler. Kalp kasını güçlendirir. Çünkü içinde potasyum var. Tansiyonu dengeler.Hafif hipertansiyonu olanların muz yiyerek tansiyon ilacı almadan dengeleyebilecekleri.Mutluluk verir. Çabuk karar vermeyi sağlar.Uykusuzluğa iyi gelir. Rahat bir uyku sağlar.Konsantrasyon sorunumuzu yani dikkat dağınıklığımızı azaltır. Vitamin deposudur. Neredeyse günlük vitamin ihtiyacımızı karşılar.Bitkisel protein deposudur. Mide sorunlarına iyi gelir. Reflüsü ve ülseri olanlara faydalı bir ara öğündür. Bazı kanser türlerinden de korur. Böbrek kanseri riskini yarıya düşürür. İyi bir bağırsak düzenleyicidir. İshal vakalarında çözümdür.Biraz kalorisi yüksektir. Abartmadan yemeye özen göstermeliyiz."Bölgemizde bolca yetişir, şimdi tam zamanıdır.Bölgemizde yetişen muzları tüketmeli ve üreticilerimize destek olmalıyız.Evet. Bütün bunları niye gündeme getirdim derseniz. Tabi ki sebebi var.Bir hasat mevsiminde iç tüketimi arttıralım ki ürün hak ettiği değeri bulsun.Daha da önemlisi BM Gıda Güvenliği bölümünün küresel ısınma nedeniyle muzun, geleceğin patatesi olacağını bildirmesidir.Yani patates üretimi iklim değişiklikleriyle azalacak, onun yerine bu ihtiyacı muz karşılayacak. Geleceğin stratejik ürünleri arasında muz da yerini alacak.Yetiştiriciler ve toprak sahipleri tarım alanlarını planlarken, bu verileri de dikkate almalılar bence.Şöyle de düşünmeli karar vericiler. Acaba patatesin bıraktığı yerlerde muz yetişir mi?O zaman da ürün fazlası oluşur mu? Başka ürünlerin de üretiminin azalacağını söylüyor uzmanlar kuraklık dolayısıyla. Bunlar pirinç, buğday ve mısır. Gelişmekte olan ve nüfusu çok olan ülkelerin vay haline. Şimdiden Afrika'nın halini yakından izlemeli, ona göre sulama ve tarım politikaları geliştirilmeli.Alternatif ürünlere ve tatlara alıştırmalıyız insanımızı.Örneğin Alanya'da bolca yetişen böğrülce, Afrika'da "yoksul eti" olarak değer buluyor.İşte size çorak yerlerde yetişecek, sıcağa dayanıklı önemli bir ürün.Yani kısacası bu yüzyıl, tarımıyla halkını doyuranların, onlara içme ve sulama suyu sağlayanların yüzyılı olacak.Şimdiden su savaşları başladı bile. Kimi yer, kimi bakar, kıyamet ondan kopar.Allah ülkemizi açlık ve kıtlıkla imtihan etmez inşallah.